Öncelikle üzerinde durmak istediğim bir nokta var. Her yazar her alanda başarı katedemeyebilir. Sabahattin Ali fevkalade modernist bir öykücüdür. Diğer türde eserlerini okuduğumda dilinin tehacümlüğü ve eserin üzerimde oluşturduğu merak duygusu günlerce sürer. Ama maalesef ki, yazmış olduğu tiyatro eserinde bu başarıyı göremedim. Shakespeare, Moliere'nin, Diyojen'in vs. Tiyatro eserlerini okuyan kişiler ne demek istediğimi rahatlıkla anlayabilir. "Kurgusu basite kaçmış ve büyüleyici bir yanı olmayan bir kurgusu vardı."
Sabahattin Ali'nin en sevdiğim özelliği de öykü kitaplarının sonunu belirsizliklerle bitirmesidir. Hep kafamızın içinden şu soru geçer. Peki olay kurgusunda ki karakterlere sonra ne oldu? Aslında Sabahattin Ali devamını okuyucunun hayal gücüne bırakıyor.