Ekonomik öznelerin amaçlarına ula§ırken ussal davrandıkları kabul edilirse, bu durumda bu ekonomik öznelerin hile ve güç kullanmaları da tamamen ussal olur. Kısacası, ben merkezci ussallıktan özgeci(kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen ) sonuçlar çıkacağını varsaymanın sağlam bir gerekçesi yoktur. Güç ve hileye ba§vuran ekonomik davranı§, i§birliğine dayalı ya da istikrarlı bir toplumsal sistem yaratamaz. Toplumsal sistemin istikrarı, en azından, değerler, amaçlar ve izlenecek i§lemler konusunda belli bir uyla§ım seviyesini tutturmalıdır. Örneğin bir toplumsal sistem, hırsızlık ve hileyi ussal ve me§ru ekonomik eylemlerden saymayan yasal normlar hakkında görü§ birliğine varılmasını gerektirir. Piyasanın istikrarı, bireysel ekonomik eylemlerin amaçlanmamı§ sonuçlarının bir semeresi olabilir, ama toplumsal istikrar sadece ekonomik denge temeline dayanılarak açıklanamaz. Kısacası, ekonomik eylemi olanaklı kılacak belirli bir toplumsal istikrar düzeyine ula§mak için, serbest piyasanın i§leyi§İne toplumsal ve siyasal müdahalelerde bulunmak zorunludur. Serbest piyasa toplumsal anar§iye yol açar; toplumsal anar§i de, ekonomik giri§imin i§lemesini zora sokar. Farklı bir biçimde ifade edilirse, serbest piyasa ussallığının topluma maliyeti, benmerkezci bireyciliğe dayalı giri§imciliğin sağlayacağı bütün kazançlara ağır basabilir kolayca.
Ne ki kapitalist toplumların tarihsel deneyimine bakılırsa, özel mülk sahipliği sistemindeki hızlı ekonomik büyüme dönemleri, yaşam standartındaki genel yükselişe rağmen, göreli eşitsizliğin arttığı dönemlerdir.
Nietzsche gibi Weber de insanın tarihini, insanın yapıp ettiklerinde §iddet ile hıncın gerçek rolünü maskelemi§ me§rula§tırıcı ideolojilere neden olan, bitmez tükenmez grup içi-grup dı§ı çatı§masının kesintisiz gelgiti olarak görmü§tür. Din toplumbiliminde Weber dinsel görü§leri, topluluktaki ayrıcalıklı ve ayrıcalıksız toplumsal tabakaların ifadesi olarak değerlendirmi§tir. Ayrıcalıklı sınıflar bir kurtulu§ öğretisine nadiren gereksinme duyarken, ayrıcalıksız gruplar için din, hem yoksunluklarını telafi ediyordu hem de hınçlarına yüceltici bir ton katıyordu.9) M. Weber, Tlı e Sociology of Religion, Londra, Methuen, ı 966.