Kitapla ilgili en kritik tavsiyem; yoğun bir dönemdeyseniz veya yoğun bir işte çalışıyorsanız, okumayı boş kalacağınız bir zaman dilimine ertelemeniz yönünde. 1-2 gün aralık verince dahi konudan kopuyorsunuz. Zaten isimlerin ezberlenip kafada şablonun oluşması 100. sayfada ancak mümkün oluyor.
İçerik ile ilgili değerlendirmem ise, akıcı ve güzel bir kurgusu olduğu yönünde. Başlarda biraz basit, hatta sıkıcı bile gelebilir. Belki de sık sık koptuğum içindir, emin değilim.
Basitçe konuya değincek olursam, sakin olduğu degerlendirilen bir kasabaya bir erkek bir kız olan iki kardeş yerleşiyor. Burada yaşamaya başlamalarından bir süre sonra onların da dahil olduğu birtakım insanlar özel yaşamları ile ilgili mesnetsiz ve acımasız ithamlar içeren isimsiz mektuplar almaya başlıyorlar. Bu mektupların kim tarafından, hangi amaçla yazıldığını çözmeye çalışıyorlar ve kitap böylece ilerliyor.
Yine de şunu söylemeden geçemeyeceğim, son bölümlerde elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Hakkını vermek lazım.