Kur’an-Evrim Münasebetinde Usuli Hatalar

Eşref-i Mahlukatı Anlamak

Melikşah Sezen

Newest Eşref-i Mahlukatı Anlamak Quotes

You can find Newest Eşref-i Mahlukatı Anlamak quotes, newest Eşref-i Mahlukatı Anlamak book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
bir fizikçi için mesela yakıcı ve yanıcı nesnelerin buluşması yanma fiilinin gerçekleşmesini zorunlu kılabilir. Çünkü ona göre bu tabiatın zorunlu bir kanunudur.43 Bir Müslüman ise olaya bu kadar mutlak, keskin hatlı bir pencereden bakmaz. Elbette Müslümanlar nazarında da tabiatın bir işleyiş düzeni olduğu sabittir. Fakat bu tabiat nizamı mutlak değildir. Allahu Teâlâ bu nizama muvafık olmayan istisna yaratmalar gerçekleştirebilir.44 Çünkü âleme yerleştirilen düzen yani âdetullah bir zorunluluk barındırmaz sadece âdet olmuş bir ardışıldığı ifade eder. Allah Teâlâ’nın tabiata yerleştirdiği nizama sünnetullah/ âdetullah diyoruz. Alemi bu nizam anlayışı ile kavrayıp varlığımızı bu sayede idame ettiriyoruz. Bu nizam o kadar açıktır ki kelâm literatüründe isbât-ı vacib delilleri arasında “nizam delili’ adıyla kendisine önemli bir yer bulmuştur. Fakat bilimin anladığı ile sünnetullahın sunduğu tabiat işleyişi ve anlayışı aynı değildir. Sünnetullah, âlemin nizamının zorunluluk ilkesiyle sürdürülmesini ifade etmez. Bu nizama müdahaleyi, onda gerçekleşecek inkıtaı kabul eder. Mucizeler inkıta ve müdahalenin en müşahhas misalidir. Bazı kimselerin mucizeleri inkâr etmesi yahud bunları bildiren haberleri te’vil etmesi sözkonusu neticeyi değiştirmez. Çünkü mucizeler çalışmanın başlarında paylaştığımız mütevatir haber vasıtasıyla bildiğimiz bir bilgidir. Peygamberlerin mucize gösterdiklerine yani tabiattaki nizama, tabiat kanunlarına uymayan filler ortaya koyduklarına dair şehadet ve haberler Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler tarafından da ikrar ve kabul edilmektedir."'/45
Peşinen ifade edilmelidir ki evrim zarurât-ı diniyye sınırlarında bir konu değildir. Yani kişinin evrim kabulünde olması onun İslâm dairesinden çıkmasını tek başına gerçekleştirmez. Kişi Kur’ân’ın ilgili bahislerdeki buyruklarını, bu konudaki delâlet bahislerini, bilimsel çalışmaların kat’îyyet durumunu bilmeyip bir tercihe kendi bilgileri
Reklam
Küfür, bir kimseyi dini daireden çıkaracak söz, fiil ve tasdikleri ifade eden genel bir kavramdır. Sözün veya fiilin bizatihi kendisi zahiren küfür emarelerine sahip olsa da bu söz veya fiile sahip kimsenin, o söz veya fiili serdediş niyeti, ilgili konudaki bilgisi, ilgili hâlin hakiki mânâda küfür olarak nitelenip nitelenmeyeceğini değiştiren önemli unsurlardır. Bu nedenle küfür bahisleri itikad eserlerinde 'küfr-i lafzî’, 'küfr-i inadî’, 'küfr-ü hükmî’ vb. kategorilere ayrılarak tasnif edilmiştir. Dolayısıyla küfür sözü ile kişinin kâfir olması aynı şey değildir. Mesela, 'Allah yoktur’ demek küfürdür dediğimizde; bu sözü kimin, hangi niyetle, hangi koşulda ve hangi amaçla söylendiğine bakmaksızm her telaffuz edeni kâüı' kabul ederiz demiş olmayız. Aksine bunu bir kâfirin böyle söylediğini nakletmek için paylaşan kişiyi, ateist bir düşünceye nasıl cevap verileceğini öğretmek üzere talebelerine ders verirken anlatan bir hocayı vb. halleri yani niyeti, amacı, bilgisi farklı olan kişilerin bu telaffuzlarının kendilerini kâfir yapmadığını teslim ederiz.
Teist, peygamberlerin ve dinlerin mevcudiyetini kabul etsin ya da etmesin Allah inancına sahip olan herkesi ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin tümü bu kavramın içerisine dahil edilmektedir. Fakat bağlamdan da anlaşılacağı üzere teist olmak Müslüman olmakla aynı şey değildir. Sadece Allah, peygamber ve
124 öğeden 141 ile 124 arasındakiler gösteriliyor.