Kur’an-Evrim Münasebetinde Usuli Hatalar

Eşref-i Mahlukatı Anlamak

Melikşah Sezen

Eşref-i Mahlukatı Anlamak Sözleri ve Alıntıları

Eşref-i Mahlukatı Anlamak sözleri ve alıntılarını, Eşref-i Mahlukatı Anlamak kitap alıntılarını, Eşref-i Mahlukatı Anlamak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sübutu kat'i olmasa da bilim adına yaptığı yorumdan taviz vermeyenler kendi eksikliklerini Kur'an âyetlerinin te'vil edilebileceği konusundaki imkan ile aşmaya çalışmakta ve âdeta işi tersine çevirerek sanki evrimin sübutu kat'i de Kur'an'ın ki zannî imiş gibi bir ortam oluşturmaktadırlar.
Müslüman, Allah, peygamber ve dine dair kabullerinin tümü- nü Hz. Muhammed (s.a.v.)'in buyrukları ile belirleyen, şekillendiren ve sınırlayan kişiyi ifade etmektedir.
Reklam
Kur'ân-ı Kerim'de usûl bilgisine en çok ihtiyaç duyulan meselelerin başında âyet-i kerimelerin anlamının belirlenmesi hususu gelmektedir. Çünkü bir âyet-i kerimenin cüzlerini oluşturan her kelimenin lugatta, Arap dilinde belki onlarca mânâsı bulunabilmektedir. Kur'ân'da yer alan bu kelimelere istediğimiz yerde istediğimiz mânâyı seçme ve 'mânâlardan mânâ beğen' ameliyesine âlet etmemiz mâkul ve makbul addedilebilir mi? Buna hiçbir Müslümanın rızası olmayacağı ve bunu tasvip etmeyeceği açıktır.
Müslüman bir kimsenin hem dünya hem ahiret saadetini onun verdiği haberlere yani mübarek ağzından dökülen her ifadeye, mübarek bedeninden sadır olacak her fiile teslim ettiği Hatemü'l- Enbiya ve Resûl-i Kibriya Efendimiz Fahr-i Kâinat Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve's-sellem)'e ittiba etmekten geri durması, buyruklarını dikkate almaması yahud onlara ulaşma noktasında rahat bir tavır takınması mümkün değildir. Mümkün değildir diyoruz çünkü bu durum o kimsenin Müslümanlık iddiasıyla tenakuz oluşturacak kadar büyük bir arıza olur. Fakat ahir zamanın en zorlu imtihanlarından biri haline gelen ve Peygamberini, sözlerini, fiillerini tanımayan ve daha da hazini bunları adeta önemsemeyen kimselerin çoğalması; mesaisini onun mübarek buyruklarını anlamak için değil de tenkid etmek, reddetmek, yok saymak için sarf eden kimselerin itibar kazanması oldukça hazindir.
Bilimsel senaryolar çoğu zaman teorilerden istifadeyle oluşturulmuştur ve bu sebeple tamamen kurgu mahsulü sunumlar değildirler. Lakin muhtevalarındaki bilimsel bilgiler, bilimsel senaryoları mutlak hakikat olarak nitelendirmemizi de garanti etmezler. İlmî model ile senaryo arasındaki en temel fark; ilmi modeller vasıtasıyla açıklanan olaylar tekrarlanabilen ve aynı şartlar altında tekrarlandıkları zaman aynı neticeyi veren olaylarken, senaryolar aracılığıyla akla yatkın açıklaması sunulan olaylar ise çoğu zaman tekrarlanması mümkün olmayan yahud tekrarlansa bile bu tekrarın kısa bir zamanda ve bir gözlemcinin kontrolü etrafında tahakkuk etmesi mümkün olmayan, çok uzun bir zaman dilimini kapsayan, özel koşulları tam mânâsıyla tespit edilemeyen olaylar olmasıdır.
Kur'ân-ı Kerim'i bir bilim kitabı olarak görmek ve bilhassa halihazırda üzerinde çalışılan, neticeye varmamış, sübut kazanmamış teorileri Kur'ân'a nispet etmek, söz konusu bilimsel çalışmalar neticeye varana değin geçirdiği her safhada ve yaşadığı değişimde sanki Kur'ân'ın sıhhati de değişiyormuş intibaı yaşatacağından dolayı son derece tehlikelidir. Bu konuda Muhammed Ebû Zehre'nin (ö. 1974) şu ifadeleri dikkate değerdir: "Bu tip (henüz sübüt kazanmamış) teorileri Kur'ân'a şahit yapmak ve Kur'ân âyetlerini bu tür kesinleşmemiş ilmî buluş ve nazariyelere tatbik etmek büyük bir yanlıştır; çünkü kesinleşmemiş ilmi teoriler zamanla değişebilir, bu durumda ise Kur'ân'ın mânâlarının bilimsel teorilere göre değişebildiği düşüncesi ortaya çıkmış olur ki bu kabul edilebilir bir şey değildir."
Sayfa 64
Reklam
128 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.