1. Cilt

Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr

Necmeddin Ömer En-Nesefî

En Beğenilen Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur’ân, sevenleri birleştirir, çünkü o sevenin sevdiğine kitabı, sevenin sevdiği ile hitabı, sevenin sevdiğine hatırlatmasıdır. Hz.Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Kim Kur’ân okursa Allah ile konuşmuş olur.”
Ebû Revk şöyle demiştir: Kâfirler “Bu Kur’ân’a kulak vermeyin, okunduğu zaman gürültü yapın.” [ Fussilet 41/26] demiş ve birbirlerine ondan yüz çevirmeyi öğütlemiş oldukları için Allah Teâlâ, onların ıslahını ve faydasını istemiş olması nedeniyle kendilerine bilmedikleri sözler göndermeyi murat etmiş, böylece bu durum onlara kendilerine gelen Kur’ân karşısında susup sessizce onu dinlemelerini temin etmiştir. Bu yüzden mukattaa harflerini indirmiştir. Onlar bu harfleri işittikleri zaman hayrete düşmüş kimseler gibi “ Muhammed’in getirdiği şu şeye bir kulak verin!” demişler, kulak verip dinledikleri zaman ise Kur’ân ile onlara hücum etmiş, kulaklarını doldurmuştur ve bu durum onların Kur’ân’ı dinlemelerinin sebebi, faydalanmalarının yolu olmuştur.
Reklam
Sırât-ı müstakîm, üzerinde belirsizlik karanlığının ve bid‘at tozunun olmadığı yoldur. O, yolcusunu saptırmayan, terk edeninin de doğruya ulaşamadığı yoldur. O, kendisine girenin yol kesme korkusu yaşamadığı, yolcusuna ismet ve tevfik kılavuzu ile rehberlik eden yoldur. O, maksada ve hedefe ulaşmak isteyenlere bunu kolaylaştıran ve Allah Teâlâ tarafından gözetilen yoldur.
...dilin zekâtı iftira atmamak, gözün zekâtı nâmahreme bakmamak, mürüvvetin zekâtı garipleri sevindirmek, kulluğun zekâtı Allah’ın emrini yerine getirmek, sevginin zekâtı Rahmân’ı zikretmek, imanın zekâtı uzuvlarla kulluk etmek, İslâm’ın zekâtı şeytana muhalefet etmek, zühdün zekâtı sultandan uzak durmak, kalbin zekâtı imanı yüceltmek, sırrın zekâtı Rabbi murakabe etmek, hayatın zekâtı ise canı feda etmektir.
Iraklı bir zât şöyle demiştir: Yaratılmışların akılları ilk hitap esnasında, anlama mahallinde hayrete düştü. Böylece hiç kimsenin ilâhî hitabı bilme konusunda acziyetten başka, ilâhî hitabın hakkını bilmeye giden bir yola sahip olmadığını anladılar.
Kur’ân, kendisine iman edenlerle nebîler, sıddıklar, şehitler ve sâlihleri cennette bir araya getirir. Nitekim Hz. Ali’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: Kur’ân on şey üzere indirildi: Müjde ve uyarı, nâsih ve mensuh, muhkem ve müteşâbih, öğüt ve mesel, helâl ve haram. Kim müjdesini müjde bilip uyarısından sakınır, nâsihi ile amel edip mensuhuna iman eder, muhkemi ile yetinip müteşâbihini âlimine tevdi eder, öğüdünden öğüt, meselinden ibret alır, helâlini helâl haramını haram bilirse işte onlar gerçek müminlerdendir, onlara nebîler, sıddıklar, şehitler ve sâlihlerle birlikte yüce dereceler vardır. Bunlar ne güzel dostlardır. O kimse benim ve benden öncekilerin varisidir, daima Allah Teâlâ’nın himaye ve güvencesi altında olur. Kur’ân okuduğu sürece rahmet onu kaplar, üzerine sekinet iner, benim zümremde ve sancağımın altında haşredilir.
96 öğeden 111 ile 96 arasındakiler gösteriliyor.