Din, davranış standartlarının kaynağı değil, bir izdüşümüdür; bu standartları mutlak bir otoriteyle donatmak için kusursuz biçimde yapılan bir yansıtmadır.
"Bize ne yapacağımızın söylenmesinden hoşlanmayız. Hayatımızın tadını çıkarmak isteriz ama bunu vicdanımız rahat bir şekilde yapmak isteriz. Bu dengeyi kuramayan insanlar rahatsız olurlar; bunu yüzümüze vuran ahlakçılar da sık sık sofradaki davetsiz misafir konumuna düşerler ve biz de onlara karşı çok sayıda savunma mekanizması geliştiririz."
"Din açısından bir maliyet-fayda analizine girişmek, çağdaş ahlak filozofu Bernard Williams'ın meşhur ettiği bir sözde dendiği gibi, 'düşünceyi fazla kaçırmak' demektir."