Paranın ve şöhretin verdiği rahatlık, ardından gelen tatminde sınırsızlık isteği ve doyumsuzluğun getirdiği yeni arayışlar, insanları olmadık hayaller peşinde koştururken, bir yandan da felâketine davetiye çıkarır. Mankenler, şarkıcılar, dansözler, kısaca "Televole kültürünün" tüm mahsulleri olarak sürekli ekranlarda gördüğümüz bu şahıslar ne yazık ki hem gençlere hem de geleceğe kötü birer örnek teşkil etmekteler.
Uyuşturucu batağına saplanan bu tanınmış simalar, narkotik şube polisleri tarafından yakalanıp gözaltına alındıklarında tüm bağlantılarını anlatırken, bizlere rengârenk gösterilmeye çalışılan dünyanın aslında ne kadar karanlık olduğunu da tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermekte. Ülkemizin geleceğini ve gençliğini açık açık tehdit eden uyuşturucu illeti, ünlü kişiler vasıtasıyla kolaylıkla reklamını yapabiliyor. İlkokulların önünde torbacıların serbestçe cirit attığı, sekiz-dokuz yaşındaki çocukların ellerinde sigarayla dolaştığı ülkemizde, kitabın 2004 yılında yazıldığını düşününce günümüzde de çok bir şeyin değişmediğini ve hatta daha da kötü bir durumda olduğunu üzülerek söyleyebiliriz.