Yaşamsal çırpınmaların insanın tüm bedenine hâkim olduğu, geçmişi aydınlattığı, şu andaki parlak anın zaferinin, eğlencesinin duyulduğu ve geleceğin bilinmeyen düşlerinin görüldüğü zamanlarda, karşı konulmaz, amansız geçici mutluluklar bir an için görülüp kayboluyordu; tıpkı açıklanamaz umudun insan ruhu üzerine hayat verici bir çiy tanesi gibi düştüğü zamanlarda olduğu gibi, tıpkı mutluluktan avazı çıktığı kadar bağırmak istediği zamanlarda olduğu gibi, tıpkı bu zayıf etinin bu düşüncelerin ağırlığı altında ezildiğini, yaşamla bağlantısını sağlayan iplerin koptuğunu hissettiği ve tüm yaşamın yenilenmesini, dirilmesini kutladığı zaman olduğu gibi.
Buraya gelirken aklımda söyleyecek çok şey vardı, söylemek istediğim çok şey vardı, ama seni gördükten sonra artık içimden hiçbir şey söylemek gelmiyor; beni harap ettin!