You can find Featured Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi books, featured Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi quotes and quotes, featured Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi authors, featured Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi (1.Kitap - 1.Cilt)
“Ülkeleri stalklamak” Sağolsun Google maps ve street view ile son 1.5 - 2 yıldır bunu çok sık yapıyorum. Gözlerimi kapattığımda oraları çok iyi hayal edebilmek için…Gezmek için oku adam ol işini gücünü eline al…böyle böyle ömür bitiyor hiç bir yeri gezemeden… hala evdeyiz hala..
Dedim ki şu güzel dünyayı gezemiyoruz madem okuyalım.
Belki biraz zor olacak ama, bu kitaba başladım. Tümüyle bilgi dolu. Gezmeye aşığım, öğrenmeye de. Ancak bu kitabı sindirmek için bir kere değil defalarca okumam gerekecek gibi duruyor.
Bakalım neler olacak…
Uzun sürebilir bitmesi dili ağır.
Saray-ı Hümayun'un dört tarafında olan özel kapıların ilki Kireççibaşı, Yalıkapısı, Topkapısı ve Uğrunkapı sarayda suç işleyenleri öldürüp bu kapıdan denize atarlar.
Haç'ın ilk çıkışı: Bir gün Magaryos adında ta Hz. İsa'dan beri
yaşamış çok yaşlı bir papaz bulur. Meğer Yahudiler Hz. İsa'yı bu
papaz üzere asmışlardı. Asılan ağaç haçı bu patrik bilirdi.
Sonunda Magaryos papaz Hellena avrata o haç ağacın yerini
gösterdi. Hellena emriyle o ağacın dibini kazıp içinden bir kabir ile haçlar çıkar. Yani haç gibi üç parça ağaçlar çıkar. Hatta Hristiyanlar inancına o ağaçları bir bir o kabir içindeki ölü üzere bıraktılar, o an o ölü yeniden hayat bulup dirildi.
O gün ki Eylül'ün on dördüncü günü idi. Hristiyanlar o günü bayram edindiler. Bu macera İsa Peygamber'in doğumundan 328 sene sonra idi ki hala Rum'un haç bayramı olur. Haçlarına saygıları bundan kalmıştır. O ölü üzerine o haçları bırakıp ölünün dirildiği Yunan tarihlerinde yazılıdır.
Öyle bir büyük ve sevimli şehir ki, İstanbul içinde bin adam ölse yine adam çokluğundan omuz sökmez. Böyle bir gulgule-i Rum olur. Onun için İstanbul'a "insan unsuru madeni" derler.
İnsan yurdu Belde-i Tayyibe yani Kostantiniyye Kalesi’dir ki bunda olan adam deryası ve seçkini bir diyarda yoktur. Ancak İstanbul’da çoktur. Hatta meşhurdur yeryüzünde bin adam ölür ve bin bir adam doğup bir adamdan çoğalır derler. Öyle bir geniş ülke, büyük şehirdir ki İstanbul şehri içinde bin adam ölse yine insan denizinden omuz omuzu sökmez, böyle bir gulgule-i Rum’dur. Onun için İstanbul’a insan madeni yurdu derler.