Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kütahya, Manisa, İzmir, Antalya, Karaman, Adana, Halep, Şam, Küdüs, Mekke, Medine

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt)

Evliya Çelebi

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) Sözleri ve Alıntıları

Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) sözleri ve alıntılarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) kitap alıntılarını, Evliya Çelebi Seyahatnamesi (9.Kitap - 1.Cilt) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah sırrını azîz eylesin
Bu hakir 1059 tarihinde Anadolu'da Maraş'a uğra­ dığımızda Maraş'a yakın kıblesi tarafına Sof Dağı'nın nihayetin­ de Hazret-i Ukkâşe kabri var ve bir âbıhayat kuyusu var. Ondan içen hafakan hastalığından kurtulur, büyük ziyaretgâhtır.
Hazret-i Musa mübarek cesedini halka gösterme­ diğinden kavmi "Musa'nın gövdesi ayıplıdır" derlerdi. Bir gün Musa Peygamber Nil kenarında yıkanırken hırka­sını bir taş üzerine kor, yıkanıp dışarı çıkarken bu taş hırka üs­tünde olduğu hâlde Mısır'a doğru yürür. Musa da taşın ardına çıplak düşüp Mısır'a girer. Bütün halk Hazret-i Musa'yı gördü­ler, öyle bir vücut ki yed-i beyzâsı gibi mübarek vücudu da in­ciye benzer. Bütün halk kötü zanda bulunduklarına pişman oldular. Hazret-i Musa o taşa erip üstünden hırkasını alıp mübarek te­ nine giyip elindeki asa ile o taşa 12 kere vurup 12 delik oldu. Derhâl o taş Allah'ın emriyle dile gelip, "Ey Musa! Ben Rabbimin izni ile yürüdüm. Senin vücudu­nun pâklığına tanıklık eyledim" deyince Hazret-i Musa, "Ey taş! Bilmedim, sana vurdum. Hele dervişe dervişân" deyip özür diledi. Hâlâ fukaralar arasında dervişe dervişân diye özür dilemek ondan kaldı. O taş, "Ey Musa! Beni yanına al sakla. Bir gün ola ki bir mühim işine yarayım" deyince Hazret-i Musa o taşı deliğinden ip ile bağlayıp mübarek boynuna astı. Hâlâ abdâlların boyunlarına astıkları sekel taş Hazret-i Musa sünnetidir, ondan kaldı.
Sayfa 580
Reklam
Hazret-i Risalet-penah'ın huzurunda Selmân-ı Pâk Hazret-i Ali'nin seccadesi üzere oturup 45. pîr bu Sa'd-ı Vakkas olup belini bağladı ve icazet verdi. Bütün yaycıların ve ok atıcıların silsilesi bunlara çıkar. Allah'ın emriyle öyle ok atarlardı ki yanmış çıranın fitilini vurup söndürürlerdi. Hatta Hazret-i Peygamber'e kayserden elçi gelip, "Ey Muhammed, siz cenkte ok atarmışsınız, ne şekildedir? Görelim" deyince Hazret-i Peygamber Sa'd-ı Vakkas'a hitap edip, "Ey Sa'd! Bu karanlık gecede bir çıngırak asıp o çıngırağa ok at" buyurduklarında Hazret-i Sa'd o karanlık gecede o asılı çıngırağa 40 ok atıp 40 oku da isabet edince elçi hayretler içinde ka­ lıp derhâl, "Ey Muhammed! Senin mucizendir" deyip imana gelir.
Menemen Tuzlası: Zira bu tuz içine canlı kısmından her ne mahluk düşse Allah’ın emriyle tuz olur.
Köprülü Mehmed Paşa ve Ünsi Efendi’nin arasında geçen konuşma: Köprülü Mehmed Paşa: “Kaç yaşındasınız? “ derler. Hazır cevap Ünsi Efendi: “Sultanım henüz üç yaşına bastım.” diye cevap verince Köprülü merhum: “ Bre hey efendi! Bizim sizinle bilişikliğimiz 50 seneyi geçmiştir” deyince Ünsi: “ Evet haklısınız. Ama iflas ve rezaletle geçen ömrü ben ömür saymam. Allah size ömürler vere, bize İzmir’i bağışladınız, borcumuzu ödeyip dinimizde doğru dürüst olalıdan beri üç senedir yaşıyorum. Ol manaya üç yaşına eriştim” diye cevap vermiştir. Hemen Köprülü merhum: “ Öyle ise biz de 8 yaşındayız ki Osmanlı’nın 8 yıldır mühür sahibi olup yaşıyoruz.” buyurmuşlar.
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.