Dabaddah

Evrensel Sırlar

Ahmed Hulûsi

Evrensel Sırlar Sözleri ve Alıntıları

Evrensel Sırlar sözleri ve alıntılarını, Evrensel Sırlar kitap alıntılarını, Evrensel Sırlar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Acaba, her şeyin izafî-göresel olduğu bir evrende, gerçek diye bir şey olabilir mi idi?
“Dünya mı?.. Genellikle ilkel insanlar yaşar orada!.. Hayatları, birbirlerine karşı böbürlenme mücadelesiyle ve kendilerini üstün görme duygusunu tatmin çabalarıyla geçip gider... Bütün hayalleri, birbirlerini tahakkümleri altına almaktır!..”
Reklam
"İnsanlar; anlayamadıkları, idrak edemedikleri şekilde kendilerine hitap eden pek çok kişiyi delilikle suçlamışlardır... Aslında, onların bu delilik suçlaması, kendilerinin basîretsizliklerinin açık bir itirafından başka şey de değildir!..”
“Tümel akıl için, ilkellik veya gelişmişlik diye bir şey mevzubahis değildir. O sadece, her an yeni bir şey icat eder ve dilediği düzene göre bunu ortaya çıkartır. Ancak bu ortaya çıkardığı şeylerin her biri kendisi için aynı değerdedir. Onlar arasındaki fark, o şeyle diğerleri arasında, birbirlerine göredir!.. Yani, değerlendirmeler tamamıyla göreseldir! Tümüyle bir isimlendirmeden ibarettir. Gerçek mânâdaki farklılık, değişkenlik; bilimsel açıdan ‘değerlendirme’ olarak ifade edilir. Ve bu da ifadeye çalıştığım gibi tamamıyla göresel (izafî)’dir… İşte bu yüzden, birimsel mânâda her ne kadar değerlendirme mevcut gibi görünürse de; kendilerini birimsel hüviyetten kurtarıp, tümel aklın aksettiricisi hâline getirenlerde, her birim eş ölçüde tümel aklın bir icadıdır.”
Pırlantanın değeri arttıkça alıcısı az olur!.. İlmin seviyesi düştükçe, kalabalığı artar!.. Çokluk seni aldatmasın!..
Eğer insan, kendini tanımış, kendindeki kuvvetleri idrak etmiş ve bunları değerlendirmesini öğrenmiş ise, karşılaştığı hâllerde otomatik olarak bu kuvvetlerini kullanarak, her şeyin üstesinden gelir ve bu da ona tabii olarak zevk verir. İşte o zaman hayatı sembolik ifade ile, cennet hayatı şeklinde tanımlanabilir. Ama o insan, şu hayat içinde kendini tanıyamamış, kendinde mevcut kuvvetleri bilememiş; şartlanmalardan doğan değer yargılarıyla yoğrulup, öz cevherini bu yolda boşa harcamıştır; ölümden sonraki hayatta da her şeyi bu ölçüler içinde karşılayacağı için, yaşamı devamlı kendine ters gelen olaylar içinde geçer; ve bu yüzden de sürekli acı çeker!.. Bu, sembolik ifadesiyle, cehennem hayatı olur kendisi için... Ancak, ayrıca fizik olarak da, kendisine azap verecek bir ortam içindedir.”
Reklam
“Maddeci görüşe göre, her şey daima bir devridaim içindedir... Cansız canlıya, canlı cansıza dönüşür durur. Bu dönüşüm ise gerçek mânâda, reenkarnasyonun özüdür. Daha sonra bu dönüşüm, spiritüalist yani maneviyatçı görüşte, manevî varlıklar kabulü hâline dönüşmüş ve oradan da bu manevî varlıkların tekâmül için tekrar tekrar dünyaya yani madde âlemine gelmesine kadar uzanmıştır.”
Bütün toplumsal şartlanmalardan; toplumsal şartlanmalardan doğan değer yargılarından; ve bu değer yargıları sonucu oluşan duygulardan arınmayan ÖZÜNDEKİ EVRENSEL SIRLARA eremez.
“Evrende başka canlılar da var mı?..” “Bakın biz, ‘başka canlılar’ tâbirini kullanmayız!.. Çünkü, evrende canlı olmayan hiçbir şey yoktur!.. Ancak sizler, kendi yapınıza uymayan varlıkları ‘cansız’ olarak niteler ve bu yüzden de büyük yanılgılara düşersiniz... Varlık birimleri arasındaki fark, onlardaki ‘canlılık’ yönünden değil ‘akıl’ yönündendir!.. Zira, hiçbir maddesel görünüm vermeyen salt ışınsal enerjiden, Dünya’nızın dağ, taşlarından, şu bedenlerinize kadar ‘her şey canlıdır’ ve kendi bünyesinde devamlı bir hareketlilik içindedir...”
Sana ait olanın, sana ulaşmaması; sana ait olmayanın da sende kalması asla mümkün değildir!..
Reklam
“Rica ederim anlayışlı ol Gönül!.. Bu kadar tahsilli ve kültürlü oluşuna rağmen, bu adam ortaya çıkana kadar, hiç düşündün mü inandığın tanrının, hangi işlerine karışıp, hangi işlerinde seni kendi başına bıraktığını?.. Nerede olup, seni nasıl seyrettiğini; başına gelen hangi işleri onun düzenleyip; hangi işlere de hiç karışmadığını?.. Senin şu andaki mevcudiyetinin, onunla ilgisini?”
“Bilin ki, sizin ‘BEN’ kelimesiyle işaret ettiğiniz şey, ne bu et-kemik toplamı olan beden ve ne de ‘RUH’ adını verdiğiniz yapıdır... ‘BEN’ ve ‘BEN’e ait özelliklerin meydana geldiği bu beden, neticede nasıl bu ‘BEN’in özelliklerinin ortaya çıkmasına vesile olan ve bir süre sonra terk edilecek olan bir tür araç ise... ‘RUH’ dahi aynı şekilde ‘BEN’ dediğiniz yapının yüklenmiş olduğu bir araç ya da taşıyıcı gibidir!.. Gerçekte, ‘BEN’ kelimesiyle işaret edilen varlık, öyle bir ‘ÖZ’ varlıktır ki, o ‘ÖZBEN’lik noktasında tüm evren ve içindekiler TEK bir bilinçten ibarettir!.. Ne çare ki, siz, bu ‘ÖZBEN’deki ‘Evrensel Kozmik Bilinç’ düzeyini yaşamaktan mahrum ve perdeli bir hâldesiniz... Ve içinde bulunduğunuz şu şartlanmışlık düzeyinde de bu gerçeği yaşamanız asla mümkün olmaz.”
Bütün toplumsal şartlanmalardan; toplumsal şartlanmalardan doğan değer yargılarından; ve bu değer yargıları sonucu oluşan duygulardan arınmayan ÖZÜNDEKİ EVRENSEL SIRLARA eremez.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.