"İnsanlar;
anlayamadıkları, idrak edemedikleri şekilde kendilerine hitap eden pek çok kişiyi delilikle suçlamışlardır... Aslında, onların bu delilik suçlaması, kendilerinin basîretsizliklerinin açık bir itirafından başka şey de değildir!..”
“Tümel akıl için, ilkellik veya gelişmişlik diye bir şey mevzubahis değildir. O sadece, her an yeni bir şey icat eder ve dilediği düzene göre bunu ortaya çıkartır. Ancak bu ortaya çıkardığı şeylerin her biri
kendisi için aynı değerdedir. Onlar arasındaki fark, o şeyle diğerleri arasında, birbirlerine göredir!.. Yani, değerlendirmeler tamamıyla göreseldir! Tümüyle bir isimlendirmeden ibarettir. Gerçek mânâdaki farklılık, değişkenlik; bilimsel açıdan ‘değerlendirme’ olarak ifade
edilir. Ve bu da ifadeye çalıştığım gibi tamamıyla göresel (izafî)’dir…
İşte bu yüzden, birimsel mânâda her ne kadar değerlendirme mevcut gibi görünürse de; kendilerini birimsel hüviyetten kurtarıp, tümel aklın aksettiricisi hâline getirenlerde, her birim eş ölçüde tümel aklın bir icadıdır.”
Bütün toplumsal şartlanmalardan;
toplumsal şartlanmalardan doğan değer yargılarından;
ve bu değer yargıları sonucu oluşan duygulardan
arınmayan ÖZÜNDEKİ EVRENSEL SIRLARA eremez.
Bütün toplumsal şartlanmalardan;
toplumsal şartlanmalardan doğan değer yargılarından;
ve bu değer yargıları sonucu oluşan duygulardan
arınmayan ÖZÜNDEKİ EVRENSEL SIRLARA eremez.
Çok garip bir kitap gerçekten. Değişik bir düşünce yapısı. Bence bu kadar düşünmeye hayatı karmaşıklaştırmaya gerek yok. net olan şeyleri bile fazla düşünmekten bulanıklaştıran bir kafa yapısı.