Eğer bütün ıztırablarım bir ses bulsaydı,hiç şüphe yok ki bu kadar vahşi,bu kadar medrüm-giriz¹,bu kadar bedbaht² olur,ve ancak bu kadar me'yus ve muzlim³ olurdu.
¹insanlardan kaçan
²mutsuz
³umutsuz ve karanlık
Ah kadınlar,kadınlar,siz sade aşkınızla, sade fedakarlık yüceliğinizle,duygularınıza yenilmiş olarak büsbütün özlemle,ateşli ve pek mutlu yanarken,erkeklerin kalbinde ne çirkin,ne hain,ne yabancı ve ilgisiz hisler olduğunu bilseniz.
Sevmeye gelince;O böyle sokaktan geçerken karşıdan görmekle erkek sevmeyi anlamıyordu.Bu ona,seveyim diye sevmek gibi geliyordu;sevmek için bilmeyerek sevmek,sonra farketmek gerekir diye düşünüyordu.
“Ah bu çöl”Şimdi farzet ki Boğaziçi'nde,yahut mesela adalardayız.Deniz yok mu?En sıcak havalarda bile insana can verir.Serin,Mai,Latif.Halbuki burası duman, duman Külhan gibi.Sonra manzaranın mahdudiyeti,yek renkliliği...
Seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum…. Sende bir şey var, öyle bir şey var ki hiç birinde rast gelmiyorum öyle bir şey ki, işte bütün endişelerim, senin yanında yok oluyor.