Eskiden bir fikirle gerçekleştirilen seyahat şu an daha çok bir itki ile gerçekleştiriliyor. Diziler, filmler, sosyal medya paylaşımları, arkadaş ve komşuların tavsiyeleri ve indirimli tatil paketlerinin etkisi altında çıkılan bu yolculuklar eskisine göre daha az içsel tecrübeye dönüşüyor; amaç çoğu zaman görmekten ziyade göstermek, anlamaktan ziyade anlatmak aslında.
Dedikodu, çatışmaları ima ve dokundurma gibi saklı biçimlerde çözmeye çalışıyor. Birinin ayıbını suratına vurmak ise grup içinde tartışma ve uyumsuzluk yaratma potansiyeline sahip.
Auguste Comte ne derse desin hep ileri gitmiyoruz.
Toplumun ve bireyin temel ihtiyaçlarına karşılık gelen âdetler öyle kolay yok olmuyor.
Eskiyi komple arkanızda bırakamıyorsunuz. Zaten böylesi çok basit olurdu ve mühendisle tarihçi arasında bir fark kalmazdı.
Siz de huzur içinde Celâl Şengör izleyebilirdiniz.
Konfüçyüsçülükten Hristiyanlığa hemen bütün ahlak sistemlerinde karşımıza çıkan o “Altın Kural” geliyor:
“Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma.”