Şiirler - Yazılar - Konuşmalar

Ezgili Yürek

Ruhi Su

Ezgili Yürek Gönderileri

Ezgili Yürek kitaplarını, Ezgili Yürek sözleri ve alıntılarını, Ezgili Yürek yazarlarını, Ezgili Yürek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beylere karşı olmak ve halkı sevmek genellikle suç sayılmıştır. Şiirlerini Şeriat'a aykırı bularak yırtan Molla Kasım'lar, yüzlerce yıl sonra ilahilerini söyleyen insanlar hakkında bile "Katilleri mübahtır," diye fetva çıkaran Ebusuut Efendi gibi şeyhülislamlar bulunduğuna göre; halk tarafından bu denli sevilen bir ozanın, bir gün bu yüzden başının derde girdiğini kanıtlayıcı bir belgeye de rastlarsak şaşmayalım. Adı "Yunus Emre, Aşık Yunus" olduğu halde onun halk ozanı olmadığı, medrese kültürü almış bir kişi olduğu belirtilirken buna bazen öyle bir ağırlık veriliyor ki, bir halk ozanının bunları söyleyemeyeceği, Yunus'un büyüklüğünün salt okumuşluğundan, bilgeliğinden geldiği kuşkusu uyanıyor insanda. "Yunus'u halk anlamaz," diye kestirip atanlara da rastladım. Oysa tasavvufta ve İslami bilgide Yunus'tan çok daha derin olan ulemanın hiçbiri kalmamış ama, Yunus halkın gönlünde ve halkın dilinde bugüne dek yaşayıp gelmiş.
Sayfa 72
Bütün kurumları ile çürümekte olan bir düzen, yalnız müziği ile ayakta kalamazdı zaten
Sayfa 63
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu demek, aynı zamanda bir Sünni iktidar demekti. Hem de öyle bir Sünni iktidarı ki, Türk halkı için Yezit'ten daha Yezit. Anadolu'yu ve Anadolu halkını tanıma fırsatını bulanlar, bu koca imparatorluktan kala kala memleket olarak bir İstanbul kaldığını, halk olarak da paramparça bir Alevi, Sünni topluluğu kaldığını görür. Toplumun düzeni zaten dayanılır gibi değilken bir de inanç boğuşması. .. Artık toplumun düzensizliği mi bu inanç boğuşmasına gitmiş, inanç boğuşması mı toplumun düzenini bozmuş, toplumbilimciler çıksın içinden. Halkını sevenlerin her zaman başı derde girmiştir. Ve her zaman bir rahatsızlığın kökünü dışarda aramak, yöneticilerin kolayına gelmiştir. "
Sayfa 59
Halk, türkülerle hangi derdini anlatabilir? Tabiatta ve toplum düzeninde hayatına tesir eden neler olursa hepsini. Su baskını, kıtlık, zelzele, ölüm, askerlik, seferberlik, memleket işgali, kahramanlık, yiğitlik, aşk, coşkunluk, gurbet, yoksulluk, din, iskan, sürgün, atma, öküzüne varıncaya kadar her şeyini. Bunları bazen bir güldürü, bazen de dram halinde verir. Derdini yazı ile söyleyip, yaymak imkanından yoksun toplumlarda, türküler ve oyunlar, hem kitabın, gazetenin gördüğü işi görür, hem tiyatronun, konserin yerini alır ...
Sayfa 53
Çocuk doğurmayan kadın, toplum düzenine karşı duyduğu korkuyu, acıyı, bu türkülerle anlatmıyor mu? Kitleler halinde öldürülmüş ve yok edilmeye çalışılmış zümrelerin hikayesi bu türkülerle anlatılmıyor mu? Asırlardan beri, bir lokma ekmek için, memleketi bir uçtan bir uca dolaşan milyonlarca yurtsuz, yuvasız insanın garipliği, ıstırabı, bu türkülerle anlatılmıyor mu? Mademki bu türküler bu kadar hazindir, o halde, halkın hayat şartlan tahammül edilemeyecek kadar hazin demektir. Hayatın öldürücü şartları o kadar yerleşmiş ve nasırlaşmış ki, bir an, bir nefes gülse, bir günah işlediğini, başına bir felaketin geleceğini vehmederek hemen tövbe istiğfar eder.
Sayfa 50
"Şu bizim türküler ne kadar da ah'lı, of'lu imiş. Şen, şakrak türkülerimiz yok muymuş? İnsanları neşelendirmek lazımmış. Halbuki bu hazin türküler insanı bunaltıyormuş" Şehirlerde oturan, sinemadan, tiyatrodan, bütün oyunlardan ve sanattan anlayan bir zümre var ki, hepsi de okumuş insanlardır. Türlü konular üzerinde konuşurlar, ince ince alay eder, gülüşürler. Başka işlerde nasıl olduklarını pek bilmem ya türküleri birkaç defa dinledikten sonra verdikleri hükümlerden bazılarını yukarıya aldım. Evvela büyük bir heyecanlanma, hayran olmalar, takdir etmeler. Sonra, bütün bu hayranlıkların, takdirlerin bir saman alevi gibi söndüğünü ve bir sıkıntının çöktüğünü görürsünüz. "İyi ama canım, hep aynı şeyler, yeni bir türkü yok mu?" derler. Hayır, bu sıkıntı türkülerden gelmiyor. Bu zümrenin halinde bir bozukluk var. En yeni oyuncaklardan bile bir iki saatte bıkan çocuklar gibi, her şeyden böyle çabucak bıkıveriyorlar. Onlar için esas olan: Bir şey üzerinde uzun zaman heyecanlanmayı bilmekten çok, her an yeni bir şey görmek merakıdır. Daima yeni bir şey, eğlenceli bir şey. Çünkü onlar bu dünyaya bir defa gelmişlerdir.
Sayfa 49
Reklam
613 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.