Bukowski, hayatın tadı yokken çok iyi gidiyor. Hiçbir yerde tutunamayan, alkolik, kitap süresince sayamayacağım kadar niteliksiz iş değiştiren Henry'i okurken yer yer güldüm yer yer de hayatı ne kadar kanıksadığımızı düşündüm. Yazar olmaya çabalayan fakat hiç başaramayan, her daim karın tokluğuna çalışmak zorunda kalmış, eline biraz para geçmişse at yarışlarından geçmiş Henry tamamen id'inin kontrolünde kendinden üstün bir şeye inancı olmayan, etik endişelerden yoksun biri. Bu bakımdan Henry'lerle dolu sokaklarımız olduğu söylenebilir. Para kazanmayı hayatımızın merkezine koymak zorunda kalmadığımız bir hayat tasavvuruyla, ve belki de bu tasavvura sahip olabilmenin bile kıymetini bilerek, eleştirel okunmaya müsait. Hiçbir şeyin anlam ifade etmediği o noktada barınanları ve sürekli sıfır noktasından başlamak zorunda bırakılanları ancak böyle eleştirebilir.