Fahreddin Paşa ve Medine Savunması

Abdullah Yıldız

Newest Fahreddin Paşa ve Medine Savunması Quotes

You can find Newest Fahreddin Paşa ve Medine Savunması quotes, newest Fahreddin Paşa ve Medine Savunması book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Allah onlardan razı olsun
Medine'den ayrılmadan önce, son ere kadar hepsinin, bu arada çeşitli yaralar alarak vücutları âdeta delik deşik olmuş, kimi kolsuz, kimi bacaksız kalmış gazi Mehmetçiklerin, birbirlerine sokulup birbirlerine yardım ederek, halsiz, mecalsiz bir durumda, son defa Harem-i Şerif'i ziyaretle Ravza-i Mutahhara'ya yüzlerini gözleri- ni sürerek dualar ede ede yaptıkları veda ziyareti görülecek şeydi. İngiliz altınları ile beslenerek Türk'e diş biler hâle getirilmiş bazı sözde Araplar bile bu manzara karşısında gözyaşlarını tutamamışlardı. Bizimle beraber Medine'de kalıp aylarca süren muhasaranın her türlü sıkıntısını çekerek açlığına bile katlanan yerli Araplar ise, tam bir matem havası içinde hüngür hüngür ağlıyorlardı. Medine-i Münevvere'den çıkan askerimize, Medine halkı; "Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz? Siz buralardan gittikten sonra bizi birbirimize kırdıracaklar." diyerek gözyaşları döküyorlardı... Bu tarihten sonra, Medine'den Mısır'a kadar bir- çokları, cesur ve yiğit olmasını istedikleri çocuklarına "Fahreddin" ismini vereceklerdi. Neferler arasında ise, "Fahreddin Paşa nasıl olsa yine buraya gelecek, gelir. Kaçıp Medine'de aç da, susuz da olsak bekleyelim, ama esir olmayalım!" yeminleri ediliyordu. 45 Ama öyle yahut böyle, o günler için her şey bitmişti... Medine'de kalan, artık yalnız mücahid Mehmetçiklerin, Hz. Peygamber'e (s.a) komşu kabirleriydi... Allah Teâlâ, bu vesileyle, tüm şehid ve gazilerimize rahmet etsin, Rasûlüne komşu eylesin.
Şerif Hüseyin'in para düşkünlüğünü nasıl kullandılar
İngilizler, onun bu ihtirasından faydalanarak, Türklere karşı ayaklandığı takdirde kendisine ne låzımsa, para, silâh, cephane, erzak vererek yardım etmeği ve belirli bir sınır içinde müstakil bir Arabistan kurmayı vadetmişlerdi. Şerif Hüseyin'in bu isyanda kullandığı Araplar da, Hicaz çöllerinde öteden beri göçebe hayatı yaşayan, gazve (talan) ile geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz fakir fukara bedeviler yani Urban'dı. Urban ve reisleri fakirlikleri dolayısıyla paradan başka bir şey bilmezlerdi. Para için yapmayacakları şey olmazdı. Dilenmezler, fakat gözlerine kestirdiklerini soymak için, boğazlamaktan da çekinmezlerdi... Peygamberimizin de (s.a) bunlar hakkında; "Urban, küfür ve nifaktan daha şiddetlidir" buyurduğu rivayet edilmiştir."
Reklam
Arap isyanı denilen olayın iç yüzü
O günlerin yakın tanığı Feridun Kandemir, Bedevi/urban isyanını şöyle değerlendirir: "Araplar istiklâl mi istiyorlardı? Hayır, Araplar bütün harp boyunca Türklerle omuz omuza Çanakkale'den itibaren her cephede savaştılar. Hatta İstiklâl Savaşı'mızda Aydın cephesinde, Mehmetçiklerle yan yana Yunanlılarla boğuşarak, canlarını veren Araplar vardı. Ve ilk Cihan Harbi'nde, Araplarla meskün hiçbir yerde, ne Irak, ne Suriye, ne Lübnan, ne Yemen, ne Filistin'de Türklere isyan eden tek bir Arap görülmedi. Mekke, Tâif, Cidde gibi şehir ve kasabalardaki Araplar, isyana katılmadıkları gibi Şerif Hüseyin de zaten bunlardan asker almayı dahi düşünmemişti... İsyan eden, sadece Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa idi.
Ömer Fahreddin Paşa, Ümmet-i Muhammed’in ruh dünyasında “Medine Müdafii” olarak taht kurmuş olan, yüreği Resulullah(s.a) sevgisiyle dolu, yiğit, cesur ve kahraman bir Osmanlı komutanıdır. İngiliz ajanı Lawrence ona “Çöl Kaplanı”, İngiliz yarbayı Bassett “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” der.
"Teslim olmaktansa, peygamberimizin (sav) misafiri olarak ölmek, daha hayırlıdır."
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.