Peygamberimizin Gölgesinde Son Türkler

Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası

Feridun Kandemir

Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası Sözleri ve Alıntıları

Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası sözleri ve alıntılarını, Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası kitap alıntılarını, Fahreddin Paşa'nın Medine Müdafaası en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Medine'de hemen hemen kapanmış, kuşatılmış bir durumda kalanların tek kuşkuları açlıktı.Etrafımızdaki Haydut dediğimiz asilerle yardımcılarından pervamız yoktu. Ne Çare ki, ekmek bulma güçlüğü boynumuzu büküyordu. Bu mübarek toprakta bol bol hurma yetişiyor. Ama, işte o kadar. Karın doyurmak başka bir şey bulmakta çekilmeyen güçlük yoktu. İşte bu halde bulunurken bir de baktık ki, gökten nimet yağıyor. Daha doğrusu bu nimeti farkına Fahrettin Paşa varmıştır. Yoksa bizlere kalmış olsaydı çekirge nimete saymak aklımıza bile gelmezdi. Şimdi Fahreddin Paşa bize ve bütün çevresindekilere bize şöyle anlatıyor: "Serçe kuşundan ne farkı var? Yalnız tüysüzdür. Fakat serçe gibi kanatlı ve uçar ve yeşillliklerle beslenir.Serçe gibi huysuz, serçe kadar asabi, yediği şeyleri titizlikle intihar eder ve temiz ve taze şeyler yer...
Esaret Yıllarında Fahrettin Paşa
“Ben Harbiye mektebinde subay diplomamı aldığım günden beri sırtımdaki üniformayı çıkarmadım. bu sebeple ne gezmeye çıkarım ne de üniformamı çıkarırım.”
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
"《Ne gördün, Şark’ı çok gezdin? 》 diyorlar. Gördüğüm: Yer yer, Harâb iller; serilmiş hânümanlar; başsız ümmetler; Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar; Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar; Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar; Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar; Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler; Riyâlar; türlü iğrenç ibtilâlar; türlü illetler; Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar; Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar; Cemâ’atsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar; «Gazâ» nâmıyle dindaş öldüren bîçâre dindaşlar; Ipıssız âşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar; Emek mahrûmu günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar! ..... Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum; Duyan yok, ses veren yok, bin perîşan yurda başvurdum. Mezarlar, âhiretler, yükselen karşında dûrâdûr; Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nûr! Derinlerden gelir feryâdı yüz binlerce âlâmın; Ufuklar bir kızıl çenber, bükük boynunda İslâm’ın! Göğüsler hırlayıp durmakta, zincirler daralmakta; Bunalmış kalmış üç yüz elli milyon cansa gırtlakta!" Mehmet Akif, bunları yazarken, "Ben böyle mi isterdim? Bu muydu benim görmek istediğim?" derdi. Elbette bu değildi. Onun istediği sadece : "Saadet, huzur, medeniyet, ilme inanç, refah... Kısaca alın teriydi." İnsanım diyebilmek için istenecek buydu.
Sayfa 291Kitabı okudu
Geri142
423 öğeden 421 ile 423 arasındakiler gösteriliyor.