Fahr-i Alem Habib-i Hüda Hz. Muhammed Mustafa

Osman Nuri Topbaş

Fahr-i Alem Habib-i Hüda Hz. Muhammed Mustafa Sözleri ve Alıntıları

Fahr-i Alem Habib-i Hüda Hz. Muhammed Mustafa sözleri ve alıntılarını, Fahr-i Alem Habib-i Hüda Hz. Muhammed Mustafa kitap alıntılarını, Fahr-i Alem Habib-i Hüda Hz. Muhammed Mustafa en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
*İbn-i Ömer(r.a.) şöyle der:
"Biz öyle zamanlar gördük ki içimizden hiç kimse kendisinin altın ve gümüşe (yani maddi imkânlara) müslüman kardeşinden daha layık olduğunu düşünmezdi." Şimdi ise öyle bir devirdeyiz ki, altın ve gümüş (yani dünya menfaatleri) bize, müslüman kardeşimizden daha sevimli geliyor.
Öyle bir rahmettir ki, nerede bir güzellik varsa, O'nun nurundan bir akis taşır. Zira O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. Âlemde bir çiçek açmaz ki, O'nun nurundan olmasın!
Reklam
Peygamber Efendimiz, insanları affetmekle kalmıyor, ümmetine de şu tavsiyede bulunuyordu: “...Özür dileyerek yanına bir kardeşi gelen kimse, ister haklı ister haksız olsun, onu kabûl etsin! Aksi hâlde Cennet'te Kevser Havuzu'nun başında benim yanıma gelemez."
Sayfa 51 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Peygamber Efendimiz (s.a.v), yüksek bir koltuk veya taht üzerinde değil, ashâbının arasında otururdu. Bu sebeple, bir yabancı geldiğinde, hangisinin Efendimiz olduğunu sormadan bilemezdi.
Sayfa 37 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Yahudî âlimlerinden Abdullah bin Selâm, Allah Rasûlü Medîne'ye hicret edince merakla yanına varmış, mübârek sîmâlarına bakınca da hemen müslüman olmuştu. Bunun sebebini de şöyle îzâh etmişti: “Allah Rasûlü’nün mübârek yüzünü görür görmez anladım ki O’nun yüzü, yalancı yüzü olamaz!”
Sayfa 29 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanlar Sen’in sırtına bastı, gül yanağını kanattı, dişlerini kırdı, lâkin Sen yine de ümmetin için ısrarla hayır istiyor ve şu niyâzda bulunuyordun: «Allah’ım! Sen kavmimi mağfiret buyur! Zira onlar bilmiyorlar!»
Sayfa 24 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Allah’a ve âhiret gününe îmânın en mühim semeresi, merhamettir. Merhametten de infak, hizmet, cömertlik, affedicilik gibi güzel hasletler zuhûr eder.
Sayfa 37 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
“Merhamet edenlere Rahmân olan Allah Teâlâ merhamet buyurur. Siz yeryüzündekilere şefkat ve merhamet gösteriniz ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58/4941; Tirmizî, Birr, 16/1924; Ahmed, II, 160)
Sayfa 38 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
"(Rasûlüm!) Sen af yolunu tut; Mârûfu (iyi ve güzel olan şeyleri) emret; (delil kabul etmeyen ısrarcı) câhillerden yüz çevir!” (el-A’raf, 199)
Sayfa 42 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rasûlullah Efendimiz, Âlemlerin Rabbi'nin Habîbi'dir. Ümmet-i Muhammed de O'nun sünnetine sarılarak Cenâb-1 Hakk'ın sevdikleri mertebesine nâil olurlar. Zira seven, sûret ve sîret bakımından sevdiğine benzeyen diğer insanları da sever.
Sayfa 101Kitabı okudu
"Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz bir beşerdir, lâkin diğer insanlar gibi değildir. Taşlar arasında yakut ne ise Allah Rasûlü de öyledir."
Ashâbının gönül dokusunu bu güzel ahlâk ile nakış nakış işleyen Rasûlullah (s.a.v.) bir gün: “–Sizden biri, Ebû Damdam gibi olmaktan âciz midir?" diye sordular. Oradaki sahabîler: "–Ebu Damdam kimdir? diye sordular. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de şöyle buyurdu: “–Sizden önceki kavimlerden birine mensup İdi. «Bana hakâret eden ve dil uzatarak gıybetimi yapan kimselere hakkımı helâl ediyorum.» derdi.” (Ebû Dâvud, Edeb, 36/4887) Ne ibretlidir ki Ebû Damdam, kendisi aleyhine yapılacak dedikodu, gıybet, hakaret gibi hazmedilmesi çok zor hatâları bile peşinen affettiğini Allâh'a arz ediyordu. Bunu da Cenâb-ı Hakk'a duyduğu nihâyetsiz muhabbet sebebiyle yapıyordu. Zira Allâh'ın kullarının, kendisi yüzünden hesap gününde zor duruma düşmesini istemiyor. Günahkâr bile olsalar, Allâh'ın kullarını rahatlatmanın Yüce Rabb'imizi hoşnud edeceğini düşünüyordu.
Sayfa 51 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Ebû Kursâfe (r.a.) Resûlullah (s.a.v) Efendimiz’in sûret ve sîret güzelliklerinden bir kısmını şöyle nakleder: “Ben, annem ve teyzem, Resûlullah Efendimiz’in huzûruna, bey’at etmek için gitmiştik. Huzûr-i âlîlerinden ayrıldığımızda, annem ve teyzem bana: «–Yavrucuğum, bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü ondan daha güzel, elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz. Sanki mübârek ağzından nûr saçılıyordu.»”
Sayfa 32 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Ebû Süfyan’ın hanımı Hind, Vahşî isimli köleyi kiralayarak Peygamber Efendimiz’in amcası Hazret-i Hamza’yı şehîd ettirmişti. Bununla da kalmayıp Şehîdlerin Efendisiʼnin âzâlarını kestirmiş, karnını yardırıp ciğerini çıkarttırdıktan sonra onu hırsla dişlemişti. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, amcasının bu perişan hâlini görünce çok
Sayfa 47 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.