Ne edebi ne de ahlaki herhangi bir kaygı güdülmeden, tamamen samimiyetle yazılmış bir anı kitabı. En azından bana öyle hissettirdi; tabii ki yazanların doğru olup olmadığını bilemeyiz.
Anı, otobiyografi kitaplarına edebi haz alma beklentisine girerek başlamam hiçbir zaman. Teoman yazar değil, öyle bir çabası da var mı bilmiyorum. Ama olmazsa olmazı samimiyet değil midir, sadece çıkışları değil, inişleri çıkışları görmek değil midir?
Bu yönden tamamen tatmin oldum diyebilirim ki üslup olarak da çok keyifli.
Kasmamış yani anlatabiliyor muyum?
Çocukluğundan başlayıp bugünlerine, ailesine, ilişkilerine, çalıştığı insanlara, ilk gitarını aldığındaki o mutluluğa, ünlü olmak için çıktığı yolculuklara, Elvis sevdasına, Yavuz Çetin'li anılarına, parasını vermeyen barlara, ünlü oluşuna, şarkıların hikayelerine, müziğe -ve en önemlisi kendi müziğine- bakış açısına şahit olmak bana keyif verdi.
Çok sevdiğim Fahişe şarkısından bi alıntıyla bitireyim.
not: Teoman'ın o seksi sesiyle okuyun lütfen
*
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu?
dedi, elimdeki sadece oydu
niye sattın vücudunu
daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu?
herkes, dedi, merak içinde
ölümden sonra hayat var mı diye
boşuna düşünürler
sanki hayat varmış gibi ölümden önce
*