You can find Faşizmin Kitle Psikolojisi books, Faşizmin Kitle Psikolojisi quotes and quotes, Faşizmin Kitle Psikolojisi authors, Faşizmin Kitle Psikolojisi reviews and reviews on 1000Kitap.
Örgütlü faşist hareketlerin kökenindeki insanın kişilik yapısı hiç değişmemiştir; bugün de toplumsal çatışmalara bu kişilik yapısı egemendir.
Dünyamızın karanlıklara gömülüp can vermesini istemiyorsak, bütün dikkatimizi söz konusu yıkıma yol açabilecek kişilik yapısına çevirmemiz, faşizmin kitle ruhu anlayışını çok iyi anlamamız gerekir.
Buyurgan ailenin sürekliliği ille de kadınla çocukların koca-
babanın iktisadi bağımlılığı altında oluşlarına dayalı değildir.
Böylesine köleleştirilen varlıkların söz konusu bağımlılığa katlanabilmeleri için, onlardaki cinsel varlıklar oldukları
bilincini bastırmak üzere hiç bir şeyi savsaklamamak gereklidir.
Dolayısıyla, kadının cinsel bir varlık gibi değil, bir doğu.
rucu olarak gözükmesi zorunludur. Analığın ülküleştirilmesi,
göklere çıkarılması, hem çalışan sınıflardaki analara uygulanan
kaba işlemin tam karşıtıdırlar, hem de özellikle kadın
daki cinsel bilinci öldürmeye, cinsel arzularını yapay bir zorunlulukla bilinçaltına itmeye, kadını bile bile bir cinsel sıkıntı ve suçluluk duygusu içinde tutmaya yararlar.
Toplumsal ruhbilim
içinse, sorun çok daha başka türlü kendini gösterir:
aç ya da sömürülen adamı hırsızlık ya da işbırakımına iten
nedenlerle oyalanmaz, neden aç insanların çoğunun çalmadığını,
neden sömürülenlerin çoğunun işlerini bırakmadığını
açıklamaya girişir. Demek ki toplumsal iktisat bilimi, akılsal
ve yararcı gerekçeleri bulunduğu, yani bir gereksinimin doyurulmasına
hizmet ettiği, belli bir iktisadi durumu yansıtıp
ortaya .koyduğu zaman, bir toplumsal olguyu bütünüyle açıklayabilmektedir.
Cinsel arzuların bilinçaltına itilmesi, yukarda anlattığımız
süreçle, kitle düzeyinde çakılıp kalmış bireyi edilgin, siya
setten uzak biri yaparak siyasal gericiliği güçlendirmekle kalmaz:
aynca, insanın kişilik yapısında ikinci dereceden bir
güçle yapay bir çıkar yaratır, bunlar da buyurgan düzeni etkin
bir biçimde desteklerler. Çünkü bilinçaltına itmenin doğanın
istediği doyumlardan yoksun bıraktığı cinsel yaşam, onların
yerini tutan başka doyumlara yönelir . . Böylece doğal
saldırganlık kaba eziyetseverliğe, kitle ruhbilimi açısından
- birkaç büyük Devlet buyuruculuğu- çıkarının sahneye
koyduğu savaşların temel taşlarından biri olan başkasına eziyet
etme hastalığına dönüşür.
Bizi burada ilgilendiren şey, söz konusu öğretilerin, özellikle
tüm çelişki ve saçmalıklarıyla ırk kuramının akıldışı kökenidir;
bu öğretiler, nesnel alanda, Alman buyuruculuğunun
(emperyalizminin), çıkarlarına hizmet edecekti . Bir doğa ya
sasına dayandıklarını öne süren ırkçı kuramcılar, hayvanlardaki
ırk ayıklamasının tam anlamıyla yapay bir işlem olduğunu
unutmaktadırlar. Ele alınacak sorun kediyle köpeğin,
Alman çoban köpeğiyle tazının değil, Alman'la Slav'ın ırk karışımına
karşı « içgüdüsel bir düşmanlık» duyup duymadıkla.
rının bilinmesidir.
En az buyuruculuk kadar eski olan ırkçılığı işleyen kuramcılar,
« ırk arılığı»nın ancak beyinsizlere özgü bir düş haline
geldiği günümüzde, iktisadi yayılmanın bir sürü ırkı birbirine
karıştırdığı halklarda «ırk arılığı»nı geri getirme heve.
sindedirler. Bu « kuram»ın ikinci sersemliği, doğal yasanın
ırk arılığını değil de, tam tersine ırkların birbirine karışmasını
zorunlu kılıp kılmadığı konusu üzerinde hiç durmayacağız.
Olgulardan yola çıkarak değerlendirmelere varacak yerde,
değerlendirmeleri olguları bozmakta kullanan bir kuramı
incelemeye giriştiğiniz zaman, Cermen ırkının üstünlüğü dü.
şüncesiyle beyni yıkanmış kendine hayran bir faşisti kanıtlarla
inandıramazsınız, çünkü o kanıtlara değil, akıldışı duygulara
dayanarak düşünür ve davranır.
Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.