Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu

İbn Rüşd

Featured Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu Posts

You can find Featured Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu books, featured Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu quotes and quotes, featured Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu authors, featured Faslu’l-Makal Felsefe ve Din Uyumu reviews and reviews on 1000Kitap.
Ebu'l-Hüzeyl el-Allâf aklın; kişinin kendisi ile başka şeyleri “ayırt etmesini sağlayan zorunlu bilgi vasıtası” olduğunu, Mu'tezilî düşünür Câhız akılla ölçülemeyen hiçbir bilginin kesinlik ifade etmeyeceğini bildirmiş. Nazzâm, akıllı bir insanın şerîattan önce düşünerek Allah'ın varlığını bulması gerektiğini bildirirken; Allâf, gerek Allah'ın ve gerekse onu tanımaya yarayan bilgilerin, zorunlu olarak akılla bilineceğini iddiâ etmiştir. Mu'tezile'nin ünlü düşünürü Kâdî Abdü'l-Cebbâr ise Allah'ı bilmenin, zorunlu ve apaçık bir gerçek olmak yerine aklî istidlâl sonucu olması gerektiğini söyler. Hâris el-Muhâsibî: “Her zahidin zühdü, bilgisi ölçüsündedir.” diyerek ilim ve akıl temeline dayanan bir imân üçgeni çizmeye çalışıyordu. Böylece aklı yeni bjr kontekst ile ele alan Muhâsibî, ne fukahâ gibi sünnet dışı görüşlerin kaynağı olduğu gerekçesiyle reddediyor, ne de başta Mu'tezile olmak üzere kelâmcılar gibi aklı her şeyin ölçüsü haline getiriyordu.
Sayfa 24 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
Nitekim Hz. Ömer'den (r.a.) rivayet edildiğine göre o, birbiriyle çelişen iki âyet hakkında soru soran kişinin üzerine kamçısıyla yürümüştür. Yine [İmam) Mâlik'e "istiva" hakkında sorulduğunda o şöyle demiştir: “[Arşa) istivâ malum, ona inanmak vacip, keyfiyeti meçhul, onun hakkında soru sormak ise bid'attır." [23] İkinci durum, geleneksel inançları sarsılmış olan araştırmacılar (nuzzar) arasında söz konusudur. Bunların incelemelerinin zorunluluk ölçüsünde olması ve zâhirî anlamı bir kenara bırakmalarının ancak kesin kanıtlamanın doğurduğu zorunluluk çerçevesinde gerçekleşmesi gerekir. Bu kimselerin, [muhatabının) kanıtlama olarak kabul ettiği şeyin yanlış olduğunu düşündü- ğü için birbirlerini tekfir etmeleri gerekmez. Ancak bu, kolaylıkla anlaşılabile- cek basit bir şey değildir. Dolayısıyla bu kimseler arasında, hepsinin kabul edeceği, kanıtlamaya dair üzerinde ittifak edilmiş bir kanun olmalıdır. Şayet ölçü konusunda ittifak edemezlerse, ölçmek suretiyle ihtilafi ortadan kaldır- maları da mümkün olmayacaktır. gazali
Sayfa 78 - Klasik yayınları
Reklam
Ancak kanıtlamadan kaynaklanan bir zorunluluk olmadıkça üst mertebeden daha alttaki mertebeye geçişe izin yoktur. Nihayet ihtilaf, gerçek anlamda kanıtlamalara gelip dayanmaktadır. gazali
Sayfa 77 - Klasik yayınları
Fıkıhçının yanında sadece zannî kıyâs vardır, ârif kişinin yanında ise yakînî kıyâs vardır.
Sayfa 76 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
Üçüncüsü, o ifadeler, doğru yolda olanlar açısından doğru tevile bir işaret içermektedir. Bu Eşari veya mutezile mezheplerinin (öğretilerinde) bulunmamaktadır. Yani onların tevillerinin savunulabilir bir tarafı yoktur; ne doğruya bir işaret içerirler ne de doğrudurlar. Zaten bidatlar bundan dolayı çoğalmıştır.
Sayfa 55 - Klasik yayınları
Zihinde (nefs) oluşmuş bir delile dayanarak bir şeyi doğrulamak irade dışı bir zorunluluktur.
Sayfa 41 - Klasik yayınları
Reklam
109 öğeden 141 ile 109 arasındakiler gösteriliyor.