Şöyle diyor Yavuz Bahadıroğlu;
"Bilirsiniz,tarih kitaplarının genel üslubu bir hayli sıkıcıdır.Bu yüzden okulda,matematiğin yanı sıra tarih de "sevilmeyen dersler"arasında yer alır.Özellikle ders kitapları tarihten soğutmak için kaleme alınmış gibidir.
Halbuki tarih kendi içinde komedisi ve magazini olan son derece ilginç,merak usuru yoğun,hatta eğlenceli bir olgudur.Çünkü tarihi yapanlar da bizim gibi "insan"dır.Hepimiz gibi faziletleri,zaafları,zaferleri,yenilgileri,aşkları,nefretleri vardır.Onlar da kimi zaman neşeli veya sıkıcı olmuş olup,şakalaşmışlar,eğlenmişler kısacası çeşitli olaylar içinde yoğrula yoğrula yaşamışlardır.
Bunların toplamı,renkli bir tablo oluşturur.
Ne var ki,tarih yazıcıları daha çok savaşlar ve olaylar üstünde durdukları için,tarihin renkli yönünü ıskalamışlar,kaçınılmaz olarak da tarih "sıkıcı" bir hal almıştır..."
Öylesine başlayıp neredeyse 1günde bitirdim.Okulda tarih dersini sevmeyen eski bir öğrenci olarak tarih böyle anlatıldı da biz mi dinlemedik dedim.İşte tarih böyle anlatılmalı.Merak ettiren,bazı yerlerinde gözlerimi dolduran ve sonunda daha daha derinden iyi ki Fatih ecdadıyım dedirten bir kitap.
ŞİMDİ SIRA ONUNDU...
ALINMAZI ALIP FATİH OLACAKTI.HENÜZ 21 YAŞINDAYDI.
ÇOCUKTU AMA YÜREĞİNİ İNANCIYLA BÜTÜNLEYEREK ATOM ÇEKİRDEĞİNE DÖNÜŞMÜŞTÜ.YA ALACAK YA ÖLECEKTİ!
ÖLMEDİ,ALDI.
ÇÜNKÜ O GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTMEYİ DÜŞÜNECEK KADAR GENİŞ UFUKLUYDU...
Ellerine,kalemine sağlık Yavuz Bahadıroğlu.Mekânın Cennet Olsun......
