Kitap başlarda fena sıkıcı geldi bana. Çocuk kitabı okuyormuş gibi hissettim. Diyaloglar filan aşırı saçma ve yapmacıktı. Bu yapmacıklık kitap boyunca karakterlerin neredeyse hepsinde devam etti. Yazar karakterlerin iç dünyasına yeteri kadar değinmemiş. Bütün kitap aksiyonlardan oluşuyor gibi hissettim. “O bunu yaptı, şu şunu yaptı, kılıcı soktu; öldü.” gibi cümleler...
Neyse ki işin içine Hasan Sabbah girince işler değişti. Kitap bir süre sonra resmen Game of Thrones’a bağladı :D Kitabın yarısına kadar sıkıntıdan ölüyordum ama sonrasında olay örgüsü birden değişti ve son çeyreğinde işler gerçekten tuhaf bir hal aldı. Bu bakımdan olay örgüsünü başarılı buldum. Ama yukarıda dediğim gibi, anlatım yetersizdi.
Yine de yazar cahil insanların dini kullanarak ne kadar kolay kandırılabileceği ve her istenilenin yaptırılabileceğini güzel anlatmış. Tarihsel bir olayı bu derece başarılı şekilde kurgulaması da kitabı başarılı yapıyor.
Not: İngilizcedeki “assassin” kelimesinin bu kitapta da bahsi geçen “haşhaşi” kelimesinden geldiğini duymuştum ama teoridir diye düşünüyordum. Doğruymuş. Assassin’s Creed isimli oyun serisi de burdan ilham alınarak yapılmış. Zaten kitaptaki haşhaşilerin beyaz renk giyinmeleri ve düşmanlarını hançerle öldürmeleri de oyundakiyle uyuşuyor.