Schelling'e göre sanatın amacı ne fayda, ne haz, ne ahlaklılık, ne bilgi ne de güzelliktir; onun gözünde, sanatın amacı sonsuzun sonluda gerçekleşmesidir.
Gerçekten de onun bakış açısından, benlik sınırsız faaliyetini sınırlamasaydı eğer, ne temsil ne de temsil edilen şey, yani nesnel dünya var olabilirdi.
Zihin, aynı anda kendisini hesaba katmadan, hiçbir şeyi düşünemez. Aynı şekilde, onun aynı zamanda başka bir şeyi düşünüyor olmadan ben varım diyebilmesi de imkânsızdır. Onun idealizminde, özne ile nesne ayrılmazdır.
Yani neymiş, bilgide ilerlemek, ahlâkta ilerlemeyi garanti edemiyor
Bilim ve sanatın gelişmesi, ahlâkın düzelmesine mi, bozulmasına mı yardım etmiştir?...
"Fizikçilerimiz, matematikçilerimiz, kimyacılarımız, astronomlarımız, şairlerimiz, ressamlarımız var ama değerli yurttaşlarımız yok."
Aydınlanmayı Eleştiren bir Aydınlanmacı Rousseau'da Tanrı'yı Bilme
Rousseau'ya göre, kişi Tanrı'nın varoluşunu, bilimadamının söyleyebileceği şeylerden bağımsız olarak, tıpkı kendi varoluşunu hissettiği gibi hissedebilir. Kişinin kendisinin varolduğunu kanıtlaması için argümana ihtiyacı yoktur; kendi varoluşunu dolayımsız olarak bilir. Aynı şekilde, Tanrı'nın var olduğunu da ispat olmadan bilir.
Matematik, Vico'nun gözünde, yalnızca insana ait bir yaratı olduğu için kesindir. O, salt bir yöntem olup, dünyada ne olduğunu açıklayabilse dahi, bir şeyin neden ya da hangi amaç için olduğunu açıklayamaz.