Şubat 2012

Felsefelogos Sayı: 45

Felsefelogos

En Eski Felsefelogos Sayı: 45 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Felsefelogos Sayı: 45 sözleri ve alıntılarını, en eski Felsefelogos Sayı: 45 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zira ona göre insanların inanç, bir dine bağlı olma ve Tanrıya tapınma gibi isteklerini, onların tamamen duyulur olmadıkları/duyularla algılanamadıkları yani gerçek varlıklar olmadıkları gibi bir nedenle dışlamak mümkün değildir. Bu noktada Bentham, bir taraftan epistemolojik olarak inanç konusuna giren tüm başlıkları çürütmekte, diğer taraftan ise inancın varlığını reddetmenin ona duyulan isteği reddetmek anlamına geldiğini savlamaktadır. Bu görüşleri ise onun düşünce dizgesinde kuşkusuz bir kırılmaya neden olmaktadır.
Örneğin, der Wittgenstein, Tanrıya inanan biri etrafına bakınıp "Tüm bu gördüklerim nereden geldi?" "Her şey nerden geldi?" diye sorduğunda, talep ettiği (nedensel) bir açıklama değildir ve sorma gayesi böyle bir talebini ifade etmektir. O halde, o tüm açıklamalara karşı bir tavrı ifade eder. Peki, yaşamında bu nasıl görünür? O belirli bir konuyu ciddiye alma tavrı olsa da öte yandan belirli bir noktada neticede onu ciddive almamaktadır ve başka bir şeyin daha ciddi olduğunu dile getirmektir.
Reklam
"Tavır" "Kanı"dan farklı olarak "doğru" ya da “yanlış" diye nitelendiremez. “Peki bir tavırla bir kanı arasındaki fark nedir? Şunu demek isterim: Tavır kanıdan önce gelir. (Tanrıya inanç bir tavır değil midir?)" Bu nasıl olacaktır: Onu enformasyon olarak dile getirebilen biri ancak ona inanır. Bir kanı yanlış olabilir. Ama buradaki bir hata neye benzeyecektir? Duygumsu bir ifadenin bağlantısı mıdır? -Yalnız onun değil. O anlamın ve ifadesinin bağıntısıdır.
Ancak belirtmek gerekir ki her düşünce, tam da Kant'ın ifade etmiş olduğu gibi muhatabıyla, yani başka bir ben'in yargısıyla sınanabildiği ölçüde geçerlidir ve bu geçerliliği test etmenin tek yolu da konuşma ve diyalogdur.
O halde retorik; basit bir biçimde sadece “güzel söz söyleme sanatı", yahut "ikna sanatı" olarak değerlendirilemez. Retorik, aslında dünyaya dair bildiğimiz herşeyin, ben'e içkin olduğunu ve bunu biz haline getiren şeyin tözsel hakikatler değil, tamamen uzlaşımsal olan kanaatlerin olduğunu gösteren ve bilgi-inanç arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet eden bir felsefi tutumu ortaya koyar.
Söylenen sözün sağladığı üç tür inandırma tarzı vardır. İlki konuşmacının kişisel karakterine bağlıdır; ikincisi dinleyiciyi belli bir ruh haline sokmaya bağlıdır; üçüncüsüyse konuşmacının kendi sözcüklerinin sağladığı tanıta ya da sözde tanıta. Konuşma bize, konuşanın inanılacak biri olduğunu düşündürecek biçimde yapıldığında, inandırma, konuşmacının kişisel karakteriyle başarılmış olur. İyi insanlara ötekilerden daha tam ve daha kolay bir biçimde inanırız.
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.