Felsefeye Giriş

Ahmet Cevizci

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sokrates, günümüzden tam iki bin beş yüzyıl önce "incelenmemiş, sorguya çekilmemiş bir hayatın yaşanmaya değer olmadığını" söylemekteydi.
Sayfa 29
Aristoteles'e göre, insan da, doğadaki diğer tözler gibi, madde ve formdan meydana gelen bileşik bir varlıktır. İnsanın maddesi, insan vücudunu meydana getiren bütün fiziko-kimyasal cisimlerdir. Öte yandan insanın formu, insan vücudunu meydana getiren bütün bu cisimlerin, kendisi sayesinde ve kendisi aracılığıyla, yalnızca ölü, duyarsız ve düşünceden yoksun bir et ve kemik kütlesi olmayıp, hisseden ve düşünen canlı bir varlık haline dönüştürüldükleri her şeydir. İnsanın formu, şu halde öncelikle bitkisel ruhtur, yani insanı genel olarak canlı bir organizma yapan ve dolayısıyla, onun kendileri de canlı olan bitkilerle ortak olarak paylaştığı her şeydir. İnsanın formu; ikinci ve bitkisel ruha ek olarak hayvani ruhtur; başka bir deyişle, hissetme, bir yerden bir yere hareket etme gibi, insanın hayvanlarla ortak olarak paylaştığı şeylerdir. İnsanın formu nihayet, insani ruhtur; yani, yalnızca insana ait olup, onu hayvanlardan ayıran temel nitelik ve işlevler bütünüdür. Bu sonuncusu, Aristoteles'e göre, başkaca şeyler yanında insandaki düşünme ve akıl yürütme kapasitesinden, yani akıldan oluşur. Öyleyse, insanın formu, Aristoteles'in insan ruhu adını verdiği söz konusu çeşitli bileşenlerden meydana gelir. Madde ve ruhtan meydana gelen canlı bir beden olarak insanda, ruh bedenden ayrı olarak var olamaz.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
İnsanın geçmişle ilgili güçsüzlüğünü en iyi gösteren şey pişmanlığın doğurduğu acıdır. Buna mukabil gelecek söz konusu olduğunda, pişmanlığın doğurduğu acıya beklenen şeyin yol açtığı işkence karşılık gelir. Her şey bir yana, gelecek insanı, kendi ölümünü içinde barındırdığı için korkutur. "Bir adamın doğduğu anda, ölecek kadar yaşlı olduğunu" söyleyen Heidegger'in de belirttiği gibi, ölüm tehlikesi insana kendini bütün mümkünlerin ufkunda gösterir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Kuşku duyuyorum, o halde varım
Öte yandan kuşku duymak, temel­ de düşünmenin bir türüdür. Buradan Descartes, kendi sistemi­nin ve bu arada, modern felsefenin ilk temel doğrusunu çıkartır: "Düşünüyorum, o hiilde varım."
Paul Feyerabend diyor ki: Bilim sen de abartma istersen :D
...Feyerabend bilimin Batı toplumlarında elde etmiş olduğu imtiyazlı konumu hak etmediğini öne sürer. Bi­limsel bakış açısı kesin olarak doğru sonuçları temin edecek evrensel bir yöntemin kullanılmasının bir sonucu olmadığına göre, bilimsel iddialara diğer ideoloji veya dinlerin iddiaların­dan daha fazla değer vermenin haklılandırılabilir bir yanı yok­tur. Başka bir deyişle, rasyonel bir bilimsel yöntem olmadığı için, bilimi bilgiye erişmenin en doğru ve sağlam yolu olarak temel­lendirmek mümkün değildir. Bilimin sonuçları da, bilimin yet­kinliğini kanıtlamaya yetmez, zira bu sonuçlar çoğu zaman bilimsel olmayan unsurların mevcudiyetine bağlı olarak ortaya çıkar. Bilim egemenliğini, rasyonalitesine değil, fakat tahakküm aracı haline getirilmiş olması olgusuna ve bu süreçte, kültürel alanın bilim dışı addedilen bütün geleneklerden temizlenmiş olmasına borçludur. Oysa gerçek şudur ki, bilim efsaneye sanıl­ dığından çok daha yakındır.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.