Önemli olan toplumsal kabul olayı değildir; bu kabulün temeli veya nedenidir. Tek kişilik bir azınlığın toplumun yargılarına karşı çıkması durumunda hangi tarafın haklı olduğu sorunu, her zaman sayıların gücüne değil, karşılıklı olarak kullanılmış olan yöntemlerin türüne bağlıdır.
Bilimin yöntemleri ve ölçütleri sorunu, felsefi düşüncede her zaman merkezi bir yer tutmuştur. Çünkü insan bildiğinden emin olduğunu kendisine kanıtlayamadığı sürece en iyi olanı bildiğinden nasıl emin olabilir?
Felsefi düşünce, birbirine karşıt veya birbiriyle ilgisiz görüşleri fazla karmaşık olmayan bir şema içinde birleştirir ve çok fazla şeyi dışarı atmaksızın, hayata bir yön verdirmek üzere karşıt idealleri birbiriyle uyuşturur. O, çeşitli özel alanlarda parça parça bildiğimiz şeylerin derin, bilinçli bir değerlendirmesini içerir. Felsefi düşünce, bunun büyük evrensel düzende insanın yeri hakkındaki sorunlarla ne ilişkisi olduğunu ve insanın çeşitli çabalarının zahmete değer olup olmadığını inceler.
Sayfa 45 - BB101 yayınları Çeviren: Prof. Dr. Ahmet ArslanKitabı okudu
Felsefe, hayata tüm anlamını vermek zorunda değildir; çünkü hayat, normal olarak, belli bir anlamlı model izler. Felsefe, sarsılmış bir insana bu düzen ve anlamı yeniden bulmasına yardımcı olabilir.