Feminist Edebiyat Eleştirisi
Maggie HummQuotes
Dil değişirse düşünce değişir mi?
Dilbilimsel cinsiyetçilik kadınlara yönelik baskının bir nedeni ya da etkeni midir?
Erkeğin denetimindeki dilin, kadının bir “özne” olarak varolmasına yani onun ayrı bir temsil olmasına engel olduğunu söylerler.
Böylece bu da S. De Beauvoir’nın ortaya attığı “öteki” kavramını dilsel olarak da destekler. Bir anlamda kadın “konuşmanın da “ötekisi”dir.
Bir kadın toplumu, resmi toplumun bir tür alter egosu(bütünleyici benliği) olarak oluşturulmalıdır.
Böyle bir toplum jouissance’ın (hazzın) tüm gerçek ya da düşsel olasılıkları için bir barınak oluşturur.
Fedakarlık ve hüsran dolu sosyosembolik sözleşmenin aksine, uyumlu, yasaksız, özgür ve doyurucu bir karşı toplum tasarlanmalıdır.
''Feminist edebiyat eleştirisi bütün dünyada edebiyatı öğretme, yazma ve edebiyat hakkında düşünme biçimimizi değiştirmiştir.
Genel olarak, feminist eleştiri toplumsal ideolojilere ve uygulamalara yönelirken, feminist edebiyat eleştirisi dikkatini bu ideolojilerin ve uygulamaların edebi metinleri nasıl şekillendirdiklerine yöneltir.
''Üretim tarzlarının değişmesi, zorunlu olarak biyososyal ve ideolojik yönleri de değiştirmediği için sosyalizmde bile patriarkal unsurlar ortadan kaldırılmadığı sürece kadının durumu pek değişmeyecektir.''
Budur.
Fransız feministler ataerkil sembolik düzeni faşizan ve ölüm yönelimli olarak görürler.
Bu düzende kadınlar ve onların gerçekleri reddedilip yok edilmektedir.
Daly’e göre sözcük denetimi erkeğin elinde olduğundan, kadın bunun karşısında zayıf bir söylemle kalmış bu yüzden kendi gerçekliğini oluşturamamıştır.