Fener Balat Ayvansaray

Ahmet Özbilge

Featured Fener Balat Ayvansaray Posts

You can find Featured Fener Balat Ayvansaray books, featured Fener Balat Ayvansaray quotes and quotes, featured Fener Balat Ayvansaray authors, featured Fener Balat Ayvansaray reviews and reviews on 1000Kitap.
Ilk varsayım bana doğru gibi geldi:)
"Ayvansaray isminin nereden geldiğine dair birçok varsayım bulunmaktadır. Bizans devrinde semtin ismi Blakherna'dır. Ayvansaray adı Osmanlı döneminde ortaya çıkar. Bir iddiaya göre, şehre sıcak ülkelerden getirilen fil, deve ve bunun gibi hayvanlar, Blakherna Sarayı'nın kalıntıları olan mahzenlerde barındırıldığından, buralara "hayvan sarayı" denir. Daha sonraları bu isim Ayvansaray şeklini alır. Yine Blakherna Sarayı'ndan yola çıkılarak düşünülmüş bir tez, sözcüğün, yamaç üzerine inşa edilen sarayın belirgin özelliklerinden olan kemerlerine yani eyvanlarına atfedilmek suretiyle ortaya çıktığıdır: Eyvansaray'dan Ayvansaray... Ayvansaray isminin Eyyüb Ensari'den geldiğini ileri süren Türkolog Mordtmann, bu İddiayı Eyüp'e giden yolun başında surlarda açılan bir kapıya verilen "Eyyüb Ensari" adının zamanla Ayvansaray'a dönüşmesi şeklinde açıklamaktadır.."
Yatakta sigara mı içilir... Pes!!
"Jean Thevenot'nun gözlemlerine göre, başka bir yangın sebebi de Türklerin çokça kullandığı tütündür. Thevenot'nun dediğine göre, Türkler yatakta dahi tütün içerler. Uyuya kalınca söndürmeyi unuttukları sigaralar, oraya buraya düşüp, rahatlıkla bir yangına yol açabilir. Çok yerinde bir gözlem çünkü bir keresinde babam da aynen bu şekilde evi yakıyordu.."
Reklam
Budapeşte'de gezmiştim Gül baba türbesini..
"Kimilerine göreyse, Gül ismi, içindeki türbenin Gül Baba'ya ait olduğuna inanılmasından kaynaklanmakta. Budapeşte'de dahi türbesi bulunan bu Gül Baba, nasıl bir zat-ı muhteremmiş, ben hâlâ anlayamadım. Nereye giderseniz gidin karşınıza illaki bir Gül Baba Türbesi çıkıveriyor.."
"XIX. yüzyılda, sanayileşmenin Haliç'e verdiği yeni çehre, hali vakti nispeten yerinde insanların daha temiz ve sakin muhitlere taşınmasına sebep olur. Yahudi cemaat yavaş yavaş, önce Galata civarına, sonra da Kurtuluş, Pangaltı, Şişli'ye göç etmeye başlar. Böylece Balat, XX. yüzyılın başında belirgin bir değişime uğrar. Daha sonra, 1942'de yürürlüğe giren Varlık Vergisi nedeniyle çok zor durumda kalan ve devlete olan güvenlerini yitiren çok sayıda Yahudi, 1948'de kurulan İsrail'e göç eder. Sonuçta Balat'ta, sinagogların yakınında yaşayan birkaç aileden başka Yahudi kalmaz.."
Mor imparatorluk rengidir .. Mor olsun taştan olsun:) benim olsun:)
"Sarayda en çok karşılaşılan renk, imparator ailesinin özel rengi erguvandır. II. yüzyılda, Diocletianos'un buyruğuyla erguvan renginin kullanım hakkı yalnızca imparatorluk ailesine ait olur. Erguvan rengi boya, oldukça ender bulunan dikenli deniz salyangozundan elde edilir.."
"Ev alma komşu al" deyimi :)
"Felç olmuş ekonomiyi düzeltebilmek amacıyla vergiler çok fazla yükseltilir. İnsanlar bu fahiş vergileri ödememek için evlerini terk edip kaçmaya başlarlar. Bunun üzerine, çıkarılan yeni bir yasayla, kaçıp ortadan yok olanların vergisi komşularına ödetilmeye başlanır. Derler ki, ev alma komşu al deyimi de bu zamanda ortaya çıkar.."
Reklam
"Bar-Mitzva, 13 yaşına gelen Musevi erkek çocuğun ibadet topluluğuna kabulü ve ergenlik töreni anlamına gelmektedir. Yine Jak Deleon'un Anıtsal İstanbul Rehberi'nden öğrendiğimize göre, sinagogun içinde yapılan düğün törenlerinden sonra kapının önüne bir halı serilip üzerine bir tepsi dolusu levrek balığı konur. Gelin içeriden, tepsinin üstünden atlayarak çıkarken, davetliler de "balıklar kadar doğurgan olur inşallah" diye seslenir..."
Akılsız baş işte...
"Bizans canavarı her an dirilebilecekmiş gibi davranılarak insanlar yanlış yönlendirilmekte. Bu güzelim hazine de, bakımsızlıktan elimizden yavaş yavaş kayıp gitmekte. Unutulmamalı ki, vaktiyle bu şehri zapt ederken Bizantionluların direnç göstermesine fena halde kızan Septimus Severius, fetihten sonra ilk iş olarak bütün surları yerle bir ettirmişti. Ama, zeki oğlu Antonin babasına, şu anda zarar verdiği şehrin artık kendisine ait olduğunu söyleyince, aklını başına devşirmesini bilip surları yeniden inşa ettirmişti..."
"Çeşmenin suyu artık akmıyor, bir tek üzerindeki yazıları kalmış. Caminin çok yakınında, yolun öte tarafında bir çeşme yapısı daha var. Yakın zamanda, etrafı temizlenip, onarılan bu çeşmenin de suyu akmaz olmuş. İstanbul halkının, çeşmelere karşı, bu bitmek tükenmek bilmez kin ve nefreti nereden geliyor acaba ?.."
"İşin acı tarafı, araştırılmayan, uzmanların gözetiminde koruma altına alınmayan bu yapılar günden güne yok oluyor ve de yok ediliyor. Türkiye'nin her tarafında arkeolojik çalışmalar yapılırken, kimse İstanbul'a dokunamıyor. Bizans hazinesini sahiplenmek yerine, Bizans hortlar korkusuyla akıllara durgunluk veren önlemler alınıyor... Hele hele, bunların turizm gelirlerini artırmaya çalışan bir ülkede yapılması hiç anlaşılır gibi değil..."
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.