Insanın kavurucu yaz sıcağında, serinleten bir çınar altında, kaygısız, dertsiz, tasasız, kuş gibi hafif ve su gibi ferah hissettiği bir an vardır. Tek bir an. Gelip geçici bir ferahlık anı... Işte bu kitap o tek bir anın güzellemesi. Bir ferahlık anının...
Genelde okuduğum kitapları ben seçmem, onlar beni seçer ve okuturlar kendilerini. Bu kitap da öyle oldu ve garip bir bağ kurdum onunla. Satır aralarında sıkça kendime rastladığımdan belki, belki kalbimdeki bir soruya bir cevap olduğundan, belki eski ama yeni bir kapı için, belki de öylesine... sadece ve çok.
Yazar, akıcı bir kurgunun içine yerleştirdiği kahramanlar vasıtasıyla bizi kendi içimizde bir yolculuğa çıkarıyor. Yanıtlanması zor sorular olsa da kendimize sorduğumuz; suçluluk biriktirmeye karşı itirafı, mesafelere karşı samimiyeti, boşvermişliğe karşı inancı ama her şeye karşı hayatı savunan yanlarıyla en sevdiğim tasavvuf romanlarından biri oldu. Meraklısına öneririm.