"Gerçeklikse, o da yassılmış, o da iflahı kesilmiş, eğilip bükülmüş, paralanmış halde ağırdan ağıra bir ülkü dünyasına dönüşüyordu ki artık ver hayali, verdikçe ver!"
"Ama olunan şeyden nasıl kaçılır; bir dayanak noktası, bir direnme zemini nerede bulunur? Biçimimiz bize nüfuz eder; dışarıdan olduğu kadar, içeriden de hapseder bizi."
"İnsani varlık kendisini dolaysız ve doğasına uygun bir şekilde değil, ama hep belirli bir biçim içinde ifade eder ve o biçim, o üslup, o oluş tarzı sadece bizden çıkmaz, bize dışarıdan dayatılır - ve işte bu yüzdendir ki o aynı insan dışarıya kendisini, ona nasıl bir üslubun denk geldiğine ve diğer insanlara nasıl bağımlı olduğuna bağlı olarak, akıllıca ya da aptalca, kan dökücü ya da meleksi, olgun ya da olgunlaşmamış şekilde gösterebiliyor."
İşte böyle kimileri için akıllı, kimileri için aptal, kimileri için önemli, berikiler için zor bela farkına varılan, birilerine fazla bayağıyken, başka birilerine aristokrat gelen biriydim.