Gerçek hayata, ihtiyaç duyulan somut ve elle tutulur bilimsel bilgiye sırtını dönen; toplumu ölü, anlamsız ve hamasetten
ibaret hurafeler bataklığına sürükleyen; bir algı operasyonuyla uygarlığın ve insanlık tarihinin kültürel mirasından koparan;
toplumu içinde bulunduğu çağa yabancılaştıran, ahlak çöküntüsüyle dokusunu çürüten, bireylerini umutsuzluğa, çaresizliğe ve yılgınlığa sürükleyen bir iktidarın tiksinti verici hödüklüğüyle karşı karşıyayız.
"Kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsüdür.
Kadının esaret altında tutulduğu toplumda, hiç kimse erkek kadar ağır bir biçimde cezalandırılmamıştır.”