Memur, Bayram'ın inler gibi konuşmasına, dokunsan ağlayacak durumlarda olmasına şaşıyor: Şuna bak. Ne çabuk şımarıp, ne çabuk hanım evladı kesiliyor bunlar... Keyifli bir adam, azıcık gezip tozmalarımın tadını çıkarayım, demeye gelmiyor. Bunlar hemen ağlaşmaya, sızlaşmaya başlıyorlar. Ulan, İstanbul'un şoförleri bile ağlaşmıyorlar be! Sen niye sızıldanıyorsun dürzü? Kıçın rahata ne çabuk alışmış, hayret!..