Fikriye Hanım'ın "geleneksel" anlamda bir Türk kadını gibi davrandığını görüyoruz. Kendisini "evin hanımı" gibi değil, "evin hizmetçisi" gibi görüyor. Sofrayı kuruyor ve Paşa sofraya oturduğunda kendisi içeri giriyordu.
Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşının sona ermesi üzerine Suriye cephesinden ayrılarak 13 Kasım 1918 günü İstanbula geldi. Bir süre Pera Palas'ta kalacaktır.
“İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.”