Derste masallar mutlu sonla biter, deriz öğrencilere; çocuklar üzülmesin anlatıldığında diye. Bu kitabı okurken anlatılanlar bir masal olsun diye geçiriyorsunuz içinizden, ama değil; lanet olsun ki değil. Sonra keşke diyorsunuz sonra keşkeler sürüp gidiyor...
İlk değil biliyoruz maalesef son da değil...Bahriye Üçok geliyor aklınıza, Metin Göktepe sonra, sonra Madımak felaketi, Hırant'ın delik ayakkabıları, Mumcu, İpekçi, sonra aynı onun gibi sopalarla katledilen 19'unda Ali İsmail...Bu isimler neden uzuyor? İçimiz niye yanıyor böyle?
Yazık değil mi Filiz'e, diğerlerinin arkada bıraktıklarına, bize hatta yazık değil mi?
Kitabın ismi bile can yakıyor, gerisini okumaya bile gerek yok belki. Çünkü biliyoruz ki Filiz hayatında hep eksikti ve hep üzüldü. Bu duygularını da samimi bir dil ve sıcacık fotoğraflarla aktarmış bizlere. Kim bilir elleri nasıl titredi onlara dokunurken , seçim yaparken?
Faili meşhur ölümler, nedense bilinen ve hiç yakalanmayan(!)
Keşke , keşke, keşke...