Fincanımda Cola Var

Sadettin Ökten

Newest Fincanımda Cola Var Quotes

You can find Newest Fincanımda Cola Var quotes, newest Fincanımda Cola Var book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Bilimsel devrimleri yapmak, bir Müslüman'a nasip olsaydı Sanayi Devrimi'ni böyle kurgulamazdı" diye düşünüyorum. Ama takdir... Böyle kurgulanması gerekiyormuş. Cenâb-ı Allah bir taraftan da bize zımnen diyor ki: "Ben size İslâmî öğretiyi söyledim. Bir taraftan da Modernizmin ortaya koyduğu soruları soruyorum... Hadi çözün bu problemi ve bu çağda size ait bir hayat tarzını oluşturun." "Şu maddi refahla bu manevi huzuru/itikadı nasıl imtizaç ettireceksiniz? Sen benim emrimi aldın, öğrendin, biliyorsun, bu konuda yetiştin... Bu da tarz olarak seçtiğin, yaşadığın hayat... Benim emrim ile egoist Batı'nın ürünlerini nasıl uzlaştıracaksınız?" İtikadımıza göre de; "Şu anda sahip olduğun maddi refah, yani modernitenin sunduğu hayat tarzı da Benim 'Ol!' emrim ile oldu." diyor. Evet, "Olma!" dese mümkün değil, olmazdı da! Kulu olarak bana da diyor ki: "Ey kulum! Bak, yaşadığın modern hayat böyleyken böyle. Bu da benim emirlerim ve nehiylerim olduğuna göre, bakalım bu hayatı nasıl dizayn edeceksin? Bir göreyim seni, Halifetullah'sın ya!" İşte bu, bizim medeniyet serüvenimiz veya yeni medeniyet yorumumuz olacak. Tabii, bir çözüm bulabilirsek... İslâm, evrensel olduğuna göre çözüm mutlaka var. Ama nerede, nasıl? Uzayıp giden sorular...
Öznel dünyamda kapitalist değilim. Sanayiye hiç karşı değilim ama Sanayi Devrimi'nin uygulandığı türde bir uygulama biçimine karşıyım. Çünkü Sanayi Devrimi zulüm ve tahakkümle gerçekleşmiş bir harekettir! Ve biz bugün, hala onun meyvelerini yerken o zulüm ve tahakkümden de nasibimizi bol bol alıyoruz. İnsan olarak 'neyi, ne şekilde aldığımızı' bilmemiz gerekiyor. Ve tabii, hangi değerlerimizi, hangi değerler pahasına feda ettiğimizi!
Reklam
İşte onun için, "Allah, Cemil'dir ve Cemal'i sever, güzelliği sever"... Çünkü O'nun verdiği bütün emirler sizin fıtratınıza uygun bir yaşama biçimi oluşturur. Ve bu yaşama biçimi güzel bir yaşama biçimi... İslam sanatlarının da temeli burada. İslam'a göre yaşayan bir insanın hayatı zaten bir sanat!
'Settar' olmasa, bu algı sistemiyle toplumsal yaşam düzeni sağlayabilmek mümkün değildir. Patlar!
İnsandan inancı çekip aldığınız zaman, kendi realitesi ile baş başa kalıyor. Mutsuz mu? Mutsuz tabii... Zaten mutlu olmak için akıl yetmiyor. Postmodernite, bunu çok açık gösteriyor.
Türkiye'de ise tersi oldu! İslami ahlak normları toplumda yaşarken kapitalist biçimler ülkenin aczi ve fukaralığı sebebiyle gözlere çok parlak göründü ve kapitalizm geldi. ... Her obje arkasındaki değer hükmüyle, yani medeniyet tasavvuruyla beraber gelir. Çünkü bir toplum ürettiği eşyayı gelişigüzel, kendiliğinden üretmemiştir.
Reklam
Önce kendimi bilmeliyim, çünkü ihtiyaçlarımı kendim belirlemeliyim. İhtiyaçlar bana tâbi olmalı, ben ihtiyaçlara tâbi olmamalıyım. Kendi kimliğimi tarif ederek başlıyorum işe: "Ben bir Müslümanım."
Medeniyet tasavvurunda mimari
Bir şehri inşa eden veya dönüştüren ve kullanan toplumun medeniyet tasavvurunun temel değerinin fizik dünyadaki, yani mimarideki karşılığı olan yapılar, şehrin siluetindeki en prestijli yerlerde yer alır. Bunlar Müslüman şehrinde ulu camilerdir... Ortaçağ Avrupası'nda muhteşem katedrallerdir... Modernitede ise yüksek binalardır.
Biliyorsunuz sanat; din ile çok iç içe. Yani din, kendi mesajını sanatla verir. Çünkü din, duygulara hitap eden ortamda bir şeyler söyler, inanç meselesi böyledir.
Bu dünyanın problemleri deniz üzerindeki dalgalar gibidir, bazen durur gibi olur ama çoğunlukla çalkantı vardır. O çalkantılara uzaktan bakabildiğinizde, hepsinde bir hikmet görürsünüz Ama esas inci, denizin dibindedir. İşte gavvas-dalgıç metaforu oradan ortaya çıkar. Nedir? "Satıhla fazla meşgul olma, iç dünyana dal!"
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.