O kadar doldum ki bu kitapla, ne bir alıntı ekleyebiliyorum başka, ne de kitap okuyasım var bir başka. Fingersmith, hey yavrum hey! Ne güzel önyargılarla başlayacaktım, meşhur kitap (Türkiye'de değil), sıradan kitap, hoşça okunur, laylaylom vakit geçirilir diye. Hiç de öyle değilmiş. Bir kere Waters'ı ilk okuyuşum, diline, dili kullanma yeteneğine hayran kaldım. Çevrileri bilemeyeceğim ama kadının harika bir mizah anlayışı varmış. Kıkırdaya kıkırdaya okudum çoğu yerini. Kendisine bir röportajında "hangi kitabınızla hatırlanmak istersiniz?" diye sorduklarında Fingersmith demiş, eğlenceli olduğu için. Diğer kitaplarını henüz okumadım ama eminim ben de bununla hatırlayacağım. İnsan ağladığı kitapları unutmamalı. Bence bu kitapla ben, dünyada yazılmış/yazılabilecek en güzel sahneyi de okumuş oldum (bkz. you pearl). Artık kimse kıramaz beni!* Mizahtan nereye geldim. Evet, öyle enteresan bir kitap işte bu. Meraktı heyecandı derken bir yandan da deşiyor insanı. Yani, en azından beni. Midemde koca bir delikle, oturuyorum şimdi.