Çağın getirdiği gereksinimler insanı maddileştirmiştir. İnsan kendi kendisinin tutsağı olmuştur. Bu şartlarda yalnızca bireysel çıkarların kavgası verilmekte, bireysel yarar çekişmeleri giderek, toplumlar içi çekişmeleri doğurmakta ve büyüyen bu kavgalar çağdaş toplumlar bünyesinde onulmaz yaralar açmaktadır. Sosyal bunalımların urlaştığı toplumlarda birey güvencesi kalmamıştır.
"Çağa egemen olan maddi kaygılardır. Bu ortamda çıkarcılık, kalabalıkların tek öğretisi haline gelmiştir. İnsanlar birbirlerine yabancıdırlar, birbirlerine uzaktırlar. Günümüz ekonomileri, insanı had safhada bir bireyciliğe mahkum etmişlerdir.
"Modern çağda da cahiliye çağındaki gibi insan kendi yaptığı putlara tapmaktadır.
Çağdaş olmak demek, bir anlamda insanın sayısız putları olması demektir."
Atasoy Müftüoğlu // Firak
"Kendilerine yalnızca bireysel planda ve maddi anlamda yaşama kavgası ve imkanı verilen insanların, daha insani, daha onurlu bir insan düzeni gerçekleştirmeleri beklenemez."
~Atasoy Müftüoğlu // Firak
İnsani bütün disiplinleri yıkan ve yerine yeni bir disiplin koyamayan çağ anlamını yitirmekte, materyalizmin rengine bürünmektedir. Çağın materyalizmle barışması, insanla çatışmasına yol açmıştır. Bu nedenledir ki gerek kapitalizm ve gerekse marksizm çağa özgü bir işlev yüklenir olmuşlardır. Bunların, insana bakışı salt ekonomi açısından olduğu içindir ki çağ, insanı eşyalaştırmış ve eşyaya tutsak bir noktaya getirmiştir.