Paris Düşerken kitabının arkasından okuduğum, yine paylaşmak için sabırsızlandığım nehir roman serisinin ikinci kitabı “Fırtına”. Bu sefer Fransa’dan ayrılıp Moskova’ya, Berlin’e, Kiev’e, Stalingrad cephesine gidiyoruz. Yine İlya Ehrenburg karakterleri öyle çeşitli, öyle derinlikli yaratmış ki kitabı bitirdiğinizde Almanların kafa yapılarını, savaşa bakış açılarını, halka nasıl davrandıklarını, savaşın sonuna doğru olan ruh hallerini aynı zamanda Rusların ilk başta herkes tarafından nasıl göründüklerini ve sonradan umutların nasıl onlarda toplandığını, akıl almaz Rus insanının kişiliğini yaşayış biçimlerini, çalışkanlıklarını ve daha bir çok şeyi farklı farklı insanları tanıyarak anlıyorsunuz. Tıpkı ilk kitapta Fransızları yakından tanıdığımız gibi. Sanırım yazarın en beğendiğim özelliği de bu. Karakterler öyle çok, hayatları birbirinden öyle farklı ki(aslında bu yazarın kitaplarını bir tık daha zor yapıyor ve okurlar tarafından çok eleştiriliyor) çok farklı bakış açıları elde ediyorsunuz. Kitap için klasik bir 2. Dünya savaşı kitabı diyemeyiz bu haksızlık olur. Yazarla tanışma kitabı olarak seçebilirsiniz çünkü ilk kitap okuması nispeten daha zor bir kitaptı. Son olarak artık eminim ki benim okuduklarım arasında en sevdiğim seri :”)
