“Mesela, bir dine hakikate götürdüğü için değil de sırf ecdadının inancı olduğu için sıkı sıkı bağlanmanın niçin gerekli olduğunu sorgulamak istiyordu. İnanç, inanç değil de basit bir aile alışkanlığı mıydı yani? Belki de gerçek bir din yoktu, belki de sadece sonsuzca kuşaktan kuşağa devretme vardı. Üstelik insan bir hatayı da bir erdem kadar kolayca miras alabilirdi. Yoksa inanç, atalarımızın büyük bir hatasından başka bir şey değil miydi?”
Sayfa 106