Foto Sabah Resimleri
Ayşe KulinFoto Sabah Resimleri Sözleri ve Alıntıları
Foto Sabah Resimleri sözleri ve alıntılarını, Foto Sabah Resimleri kitap alıntılarını, Foto Sabah Resimleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ne biçim insanlardık biz, kavgaya, kana, şiddete ve savaşa doyamayan? Ne biçim bir ülkeydi bu, barışta bile kurşun yağdıran? Bitmez tükenmez savaşların sonunda, bir cesur adam, ‘yeter,’ demişti, ‘savaş bitti, artık yurtta ve cihanda barış var.’ Ama, kırk yıl bile dayanamamıştık kavgasız yaşamaya.”
İnce Bir Hünerdir Hüzünle YaşamakKitabı okudu
Șehitler geri dönmez.
Tren pencerelerinde sallanmaz elleri.
Gömütsüz kalınır düșünce seferlerde
Șehitler urșun delikli baki ceketlerdir.
Demir künyelerdir sarı paketlerde.
Duruşma
İnsan sevgim, inançlarım, umutlarım, belimin aşağısında bir yerlerede bedenimi terk ediyorlar. Hiçbir şey görmüyorum, işitmiyorum, beyazlıklar içindeyim. Ben öldüm.
Sayfa 47Kitabı okudu
"Onlar anlamazlar," dedi,"ince bir hünerdir hüzünle yaşamak."
..bir atımlık kurşun gibidir hayat. Nasılsa her şey öyle de böyle de geçip gidecek.
Sayfa 62 - EverestKitabı okudu
Sabahları deden evden ayrılırken, ben uykuda olurdum. Beni uyandırmamak için, ayaklarımdan öperdi usulca. Mendilimi, kokumu gün boyu duymak için hep göğüs cebinde taşırdı.
Umut
Yaşam buydu artık. Yaşam bal gibi bilinip de bilinmezliğe gelinenin peşinde, gerçekle düşün, hayatla ölümün
arasına gerilmiş çok ince bir ipte yürümekti. O ipin üstünde yürürken, dengeyi bulmak ve cehenneme yuvarlanmamak için, içkiye, hayal gücüne ve kırık bir umuda
sığınmaktı .
Biz sevgiden, cinsellik boyutlarıyla almıştık nasibimizi. Kadın erkek, horoz döğüşüne çıkmış hasımlar gibi, birbirimize gücümüzü göstermeye soyunurduk, bırakın ayaklarımızı, o acelede dudaklarımızı öpene şaşarak...
Kafamın içinde bir süredir ötmeye başlayan sesler giderek,bir çığlığa dönüşüyor.
Foto Sabah Resimleri-Battaniye Sayfa:57
Sayfa 57
“Hayat uzun bir bekleyişti. Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti. Sevgili, cephelerden mektuplar yollayan, başucundaki resimdi. Başucundaki resim, eksik kalmış kavuşmalardı. Kavuşmalar, bahçe taşlarında duymayı umduğu ayak sesleriydi.”