Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fotoğraf Üzerine

Susan Sontag

Fotoğraf Üzerine Sözleri ve Alıntıları

Fotoğraf Üzerine sözleri ve alıntılarını, Fotoğraf Üzerine kitap alıntılarını, Fotoğraf Üzerine en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fotoğrafların her tarafa yayılmış olması, etik duyarlılığınız ölçülmez derecede etkilemektedir. Fotoğraflar, zaten muazzam ölçüde kalabalık olan dünyaya, bir de onun görüntülerden oluşan bir kopyasını eklediklerinde, dünyanın sahiden de olduğundan fazla elle tutulabilir bir yer olduğu duygusunu hissettirirler bize.
Silahlar ve arabalar gibi fotoğraf makineleri de, müptelâlık yapan fantezi cihazlarıdır. Ancak, sıradan dille reklamcılığın her türlü aşırılıklarına rağmen öldürücü bir yanları yoktur.
Reklam
Fransa'daki yürütülmüş olan bir sosyolojik araştırmaya göre, evlerin çoğunda bir fotoğraf makinesi mutlaka bulunurken, çocuklu ailelerde en az bir fotoğraf makinesi bulunma ihtimali, çocuksuz ailelerdekine göre iki kat daha fazladır. Özellikle küçük yaşlardayken bir anne babanın çocuklarının resmini çekmemesi - bir ergenlik isyanına denk gelen mezuniyet töreni resmi çektirme eye benzer şekilde - ebeveynler adına ciddi bir ilgisizliğe işarettir.
Fotoğraf, daha ilk çıkışından itibaren, elden geldiğince çok sayıda konunun yakalanmasını kapsamaktadır. Oysa resmin hiçbir zaman böylesine kapsayıcı bir hedefi olmamıştı.
Bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğraflanmış olan şeyi ele geçirmektir.
Reklam
Birçok insan fotoğrafı çekilmek üzereyken bir endişeye kapılır. İlkel insanlarda görüldüğü şekilde kendi hayat alanları ihlal edildiği için duyulan bir korku değil, fotoğraf makinesinin kendilerini onaylamamasından duyulan bir korkudur bu. Çünkü herkesin arzusu, kendisinin idealleştirilmiş görüntüsünü -kendilerini en güzel gösteren fotoğrafı- elde etmektir.
İnsan, başkalarının acılarını arayıp bulmaya gönüllüdür.
İnsanların fotoğraflarını çekmek aslında, onlara kendilerinin kendilerine asla bakmadıkları şekilde bakarak, onlar hakkında kendilerinin asla sahip olamayacaklar bir bilgi edinmiş olarak hürmetsizlik etmek anlamına gelir, yani, insanların fotoğraflarını çekmek, onları, sembolik yolla sahip olunabilecek nesnelere dönüştürür.
Son dönemlerde fotoğraf, neredeyse seks ve dans kadar yaygın biçimde rastlanan bir eğlenceye dönüşmüş durumdadır (demek ki, her kitlesel sanat formu gibi fotoğraf da çoğu insan tarafından bir sanatmış gibi icra edilmemektedir). Fotoğraf, esasında bir toplumsal ritüel, endişeler karşı bir savunma siperi ve bir güç sergileme aracıdır.
Reklam
Seyahat etmek, bir fotoğraf biriktirme stratejisi halini almıştır. Resim çekmek de yatıştırıcı bir etkinliktir ve gezmenin, ağırlaştırması muhtemel olan genel yönünü kaybetme duygularını dindirmeye yarar. Çoğu turistin içindeki his, karşılaştıkları kayda değer durumlar ile kendileri arasına hemen kamerayı koyuvermektir. Başka türde nasıl tepki vereceklerinden emin olmayan bir ruh haliyle deklanşöre basarlar. Bu hareket, tecrübeye bir şekil biçer: dur, çek ve yürü. Söz konusu yöntem, bilhassa, nefes aldırmayan bir çalışma etiğinin engelli kıldığı topluluklara (Almanlar, Japonlar ve Amerikalılar gibi) cazip gelmektedir. Bir fotoğraf makinesiyle dolaşmak, işe boğulmuş insanın tatildeyken çalışmıyor olmasının ve kendisinden eğlenmesinin beklenmesinin doğurduğu kaygıyı yatıştırmaya yarar. Dolayısıyla o tür insanlar, çalışmanın dostane bir taklidi sayılabilecek olan bir harekete meylederek, gönül ferahlığıyla fotoğraf çekebilirler.
Fotoğraflar bize kanıt teşkil ederler. Hakkında bir şey işitip de şüpheyle karşıladığımız bir şey, onun bir fotoğrafı bize gösterildiğinde kanıtlanmış sayılır.
Fotoğrafların tuzağı, onların bizi çeken yanları, bir uzmanın dünyayla kurduğu ilişki ile dünyanın olduğu gibi kabullenilişini bize aynı anda sunmalarıdır.
Fransa ve İngiltere'de imal edilen ilk fotoğraf makineleri, sadece onları çalıştırmasını bilen mucitleri ve heveskârların elindeydi. O devirlerde henüz hiç meslekten fotoğrafçı olmadığından, amatörlerden bahsetmek de mümkün değildi ve fotoğraf çekmenin berrak bir dille ifade edilebilecek bir toplumsal yararı söz konusu değildi; fotoğrafla ilgilenmek bir bakıma keyfi bir uğraştı, başka bir deyişle, bir sanat olduğu iddiasından çok az bahsedilmektedir birlikte, sanatsal bir faatliyetti.
Edebi gerçekliğin en önde gelen ideoloğu olan Zola, 1901'de on beş yıl boyunca amatör fotoğraflar çektikten sonra şunu söylemişti: "Benim görüşümce, onun fotoğrafını çekene kadar bir şeyi gerçekten görmüş olduğunuzu iddia edemezsiniz artık." Fotoğraflar, salt gerçekliği kayda geçirmenin ötesinde, 'gerçeklik' fikrinin, gerçekçiliğin kendisini de değiştirmek suretiyle, şeylerin bizim gözümüze nasıl görüneceğinin 'norm'u haline gelmişlerdir.
535 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.