Teknik Araçlarla Yeniden - Üretim ( Çoğaltma ) Çağında Sanat Eseri

Fotoğrafın Kısa Tarihi

Walter Benjamin

Newest Fotoğrafın Kısa Tarihi Quotes

You can find Newest Fotoğrafın Kısa Tarihi quotes, newest Fotoğrafın Kısa Tarihi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Atget bütün dikkatini unutulmuş ve görmezlikten gelinen şeylere yöneltmişti; bu yolla, şehir isminin egzotik, romantik, mesafeli yankılarının karşısına gerçekliği çıkarmış oluyordu. onun motifleri, batmakta olan bir gemiden boşalan sular gibi, gerçekliğin üzerindeki haleyi emip çıkarmaktı.
demek istediğim, bu fotoğrafların belirleyici olan yanı, her zaman için fotoğrafçının kendi kullandığı teknikle ilişkisidir. camille recht güzel bir resimde bunu olabildiğince açıklığıyla göstermişti. "kemancı," diye yazıyordu recht, "notasını kendi belirlemek, onu arayıp bulmak, onu bir şimşeğin çakıp sönmesiyle aynı zaman diliminde yakalamak mecburiyetindedir; piyanist de tuşlara dokunuşuyla notasını konuşturur. ressamın elinin altında olduğu gibi fotoğrafçının elinin altında da bir enstrüman vardır. ressamın çizme ve boyama hareketleri, kemanın notalarının belirlenişine benzer; fotoğrafçının piyanistle paylaştığı mekanizma, kemancıdan farklı olarak daha sınırlayıcı yasalara bağlıdır. bir paganini'nin kazandığı şöhret hiçbir paderewski'ye nasip olmayacak ve hiçbir paderewski onun sahip olduğu neredeyse efsanevi sihri kuşanamayacaktır."
Reklam
Sanat eseri, daha önce cazip görünümlü ya da ikna edici bir yapıya sahipken, Dadacıların ellerinde kur­şun atan bir silaha dönüşür. Dadacı sanat eserleri se­yirciye bir kurşun gibi çarpar, onların üstüne çöker ve böylece dokunsal bir nitelik kazanır.
Dadacılar, eserlerinin satış değerine çok az önem veri­yorlar, fakat bunun karşısında, eserleri vasıtasıyla belli meseleler üzerine kafa yarmanın sağlayacağı faydalara çok daha fazla önem atfediyorlardı.
Pirandello'nun anlattığı şekliyle, kamera önündeki oyuncunun üstüne çöken yabancılık duygusu, esasın­da, insanın ayna karşısında kendi görüntüsüne bakar­ken hissettiği yabancılıkla aynı türde bir duygudur. Oy­sa artık, yansıyan bu görüntü ayrılabilir, taşınabilir ha­le gelmiştir. Peki, o görüntü nereye taşınmaktadır? Seyircinin önüne.Sinema oyuncusu bu duygunun bilin­cinde olmaktan bir an dahi sıyrılamaz. Oyuncu kamera­nın karşısındayken, son aşamada seyircinin de, yani pa­zarı meydana getiren tüketicilerin de karşısına çıkacağı­nı iyi bilmektedir. Oyuncunun hem emeğini hem de bü­tün benliğini, kalbini ve ruhunu sunduğu bu pazara eli­nin uzanması mümkün değildir. Çekim sırasında, orta­ya çıkacak nihai ürünle teması, bir fabrikada çalışan iş­çilerin ürettikleri ürünle temasları kadar azdır.
1927'de, büyük bir filmin kendi mali­yetini çıkarabilmesi için 9 milyon kişi tarafından izlenmesi gerektiği hesaplanmış­tı.
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.