Daha önce #düğüne adlı romanını pek beğendiğim ve eski denemelerini içeren Metis seçkisi #oanaadanmış 'ı okuduğum Berger'e, Neo-liberal odağın merkezinde doğduğu için oluşan temkinli yaklaşımımı, bu 29 kısa anıyı içeren hikayeleriyle değiştirme kararı aldım. İngilizce yazan en iyi sanat eleştirmeni yaftası değil, başka şeyler oldu beni çeken.
Her şeyden önce, #brunoschulz hatta #rilke 'yi hissettim bu metinlerde, bir ressamın aynı zamanda fotoğraf sanatçısının gözlüğünden. Oldukça kısa satırlarda mekan tasvirlerinin yanısıra duyumsadıkları, insan davranış çözümlemelerini yazabilmek her yazara nasip olmaz, bir deha gerektirir. Hikayeleri okudukça; hiç tanımadığı yabancıya uydurduğu masalları anlatan Kathleen, kaybettiği yakın dostu #abidindino ile pek çok resim ve desen sanatçılarını hissediyor insan. Metroda, adada, sokakta, hapishanede, köylerde bisikletli kadınlar, Lacoste giyen erkekler, hayvanlarla dost, ince gözlem dolu hikayeler bunlar.
Ölçeğine bakmaksızın bir yaşamı içeren pek çok şeyin sanatçı duyarlığıyla dile geldiği, bilince kazınan sözlü fotokopiler: Okunmalı...
