Your soul is black like hell,
It makes even bloody Satan wonder,
Your thoughts are dark,
They cannot see your evils,
Like blind night groping in darkness,
With no star on the firmament
Torn from the Heavens, they fall from the sky and walk
the sreets among mortal men
They hide in shadows, kepers of the night
Mortal liƒe is weak, can’t hold back the demons
The blood pours as rain and soon you’ll be alone.
Canım. .
..minik yüreğin yaralı
Bana zalim deme
..çünkü ben
"Gücümün ve zayıflığımın karşı konulmaz doğasına
.. itaat ediyorum "
Eğer ..
.. o "canım" yüreğin yaralıysa
.. benim vahşi kalbim de seninkiyle birlikte
.. kanar
Muazzam mahcubiyetimle senin "sıcacık"yüreğinde yaşayacağım ..
...Ve Sen de benimkinde tatlı tatlı ölecek
..ölecek , öleceksin.
Carmilla / Sheridan Le Fanu
Antik Yunan ve Roma kıyılarından Antik Mısır’ın rüzgârlı çöllerine;
doğuda Babil ve Hindistan’dan batıda Fransa ve İngiltere’ye kadar
vampir inancı tarih boyunca iyi bir şekilde belgelendirilmiştir.
İskandinav mitolojisinde, Ortaçağ’ın veba salgını ve
cadı mahkemelerinde, on yedinci yüzyılda yani
Akıl Çağı’nda ve Victoria dönemi İngilteresi’nin
Gotik edebiyatında vampirlere rastlanır.
Dolayısıyla vampir, modern zamanlarda, karabüyünün ortaya
çıkışında, durmadan büyüyen Goth Hareketi’nde,
Avrupa’daki psikopat ve “vampiri” hatırlatan işkence,
cinayet ve kan içme vakalarında da kendini gösterir.
Çok değil, daha 2002 yılında bir Güney Afrikalı
devlet görevlisi, hükümetin vampirlerle işbirliği içinde
olduğunu iddia eden bir çete tarafından katledilmiştir.
Ruhun cehennem gibi
öyle "karanlık:ki ..
Kahrolası şeytanı bile meraklandırıyor .
Düşüncelerin öyle "zifiri" ki ..
Içindeki "kötü"lükleri göremiyor.
Tıpkı
Karanlıkta
Yol bulmaya çalışan
Yıldızsız kör "gece" gibi .
Vasile Alecsandri _ Legende
Ekseriyetle insanlar koyu veya siyah kıyafetler giyen, koyu makyaj yapan ve gotik, metal veya rock müzik dinleyen kişileri bir canavar olarak görmektedir.
Ne kadar da şanslı bazı insanlar, hayatlarında ne korku var ne dehşet. Onlar için uyku, geceleyin gelen bir lütuftur; ve tatlı rüyalarından başka bir şey getirmez yanında.
1920 lerde Almanya da bir seri katil kendisinden yaklaşık kırk yıl önce Londrada Kesinleşen Jack'ın saldığı gibi Düsseldorf halkın korku salmıştır
.."Düsseldorf vampiri
Roma mitolojisinde, ölüleri öteki dünyaya taşıyan Styks Nehri’nin kayıkçısı Kharon, gömülmeden önce ölünün gözlerine ya da ağzına konan madeni paraları ücret olarak alır.
Ama önce ..
hazır vampir yeryüzündeyken.
Kaldırsın senin cesedini ..
Yattığı yerden
Sonra "musallat" ol
.. doğduğun yere
Ve tek damla kan bırakma sülalende
“Vampir” terimi İngiliz diline ilk olarak 1732’de girmiş ve
bu terim ilk belgeli vampir vakası olan Arnold Paole’nin
hikâyesinin Almanca tercümesinden gelmiştir.
Bu sözcük, etimolojik olarak farklı dillerle bir bağlantı ortaya koyar.
Nereden geldiği hakkında çeşitli iddialar vardır ancak aralarından
en akla yatkın olanı Slavcadaki upir ya da upyr kelimeleridir,
bunlar Türkçede ”cadı” anlamına gelen uber kelimesi gibi daha
eski sözcüklerden türemiş olabilirler.
Doğu Avrupa ülkelerindeki vampir ve cadılar arasındaki
bağlantılar göz önünde bulundurulduğunda bu iddia oldukça
mantıklı görünür. Ancak “vampir” kelimesi, bu mitolojik varlığın
başka türlerini işaret eden daha geniş bir sözcük
koleksiyonundan sadece İngilizce olanıdır.
Romanya’da moroi, strigoi, pricolici,
Makedonya’da ve Yunanistan’ın bazı yerlerinde vrykolakas,
Sırbistan’da dhampir ve Hırvatistan’da ise pijavica kullanılır.
Dünya üzerinde daha nice karşılıkları vardır.
Bu terimler ve ifadeler çoğu zaman tamamen farklı varlıkları
tanımlar. Batıda, Romanya birçokları tarafından vampir
yurdu varsayılır ancak Romanyalıların kendileri ülkelerinde
vampir olduğuna inanmaz, aksine Dr. Duncan Light’ın da
kabul ettiği gibi, daha önce adı geçen strigoi gibi,
Romanya’nın doğaüstü varlıkların yurdu olduğuna inanırlar.
Fakat insanların vampirlere olan ilgisinin temelinde daha farklı bir şey yatar: ölümsüzlük arzusu. Vampirin insanları cezbeden özelliği (kan, enerji gibi hayat veren şeylerle beslendiği müddetçe) ölmemesidir ve insanların da bu niteliğe özendiği belli olmaktadır.
Vampir kavramının hâlâ bilincimizde var olmaya devam etmesinin birçok nedeni olmasına karşın vampir inancının neredeyse bütün vakalarının ortak unsuru korkudur.
Vampirlerin var olduğuna dair kanıtlar muhakkak ki fazladır
fakat bu kanıtların neyi işaret ettiği, bir vampiri meydana
getiren şeyin ne olduğu soruları belirsiz kalmaktadır.
Collins Concise Dictionary’ye göre vampir “(Avrupa folklorunda)
insanların kanını içmek için geceleyin mezarından kalkan ceset,
İnsafsızca başkalarını huzursuz eden kimse” iken
Britannica Ansiklopedisi’nde “Vampire dönüşen kişiler
genellikle büyücüler, intihar edenler ve eceliyle ölmeyenler,
ana babaları ya da kilise tarafından lanetlenmiş olanlardır”,diye geçer.
Modern Batı’da ise vampir, pelerini, sivri dişleri ve yarasaya
dönüşebilme becerisiyle aristokrat ve baştan çıkaran
bir erkek haline bürünür.
Hikâyenin sadece bir kısmı ve Victoria Çağı hayal gücünün
bir yansıması olsa da bu resim, yeraltı dünyasının çevirdiği
dolaplarla ve kapalı kapılar ardında hiç şüphe yok ki süregitmiş
sefahat düşkünlüğü izlenimiyle yüksek sosyetenin tüm albenisini
ve entrikalarını kapsar. Bu resmi analiz etmek demek
gerçek vampir korkusunu, insanın düş gücüne binlerce yıldır
zulmeden kötülüğü su yüzüne çıkarmak demektir.
Çünkü Christopher Frayling’in de dediği gibi,
vampir “dünya kadar eskidir.”