Fütuhat-ı Mekkiyye 6

Muhyiddin İbn Arabi

Fütuhat-ı Mekkiyye 6 Quotes

You can find Fütuhat-ı Mekkiyye 6 quotes, Fütuhat-ı Mekkiyye 6 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bilmelisinki ikramlar*, hak edenin değişmesine göre değişir. *Allah’ın sana verdiği maddi manevi her şey
Mutlu, başkasından öğüt alan kimsedir. Akıllı ise, kullarında uyguladığı hükümlerinde Allah’a itiraz etmeyen kişidir. Bu yönüyle akıllı insan, arzusunun hükmüne uymayacağı gibi yönettiği kimselere de arzusunun hükmüne göre davranmaz. Bu konularda Allah’ın bir hükmü ve idaresi vardır. Çünkü Allah duymayı, itaat etmeyi ve ‘yöneticilere itiraz etmemeyi’ emretti. Allah bunu bir emir yapmıştır, çünkü hükümdarın adil olması, hem bizim hem onun lehinedir; zalim olması ise, bizim lehimize, onun aleyhinedir. Öyleyse biz, her iki durumda da kârdayız ve mutluyuz. Allah, bizi mutlu yaptıktan sonra kullarında yarattıklarında yaptığı işler bize bir zarar vermez.
Reklam
İlahi isimlerin gereği işlevsiz kalamaz. Bu nedenle Hak tecellisinde ‘tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim’ der. Tövbe, et-Tevvab isminden istekte bulunmaktır. ‘Duacı yok mu, icabet edeyim; ’ Bu ise, el-Mûcib isminin dilidir. ‘Bağışlanmak isteyen yok mu, bağışlayayım’ Bu, el-Gafur isminin dilidir. Bu nedenle bir ismi talep eden kimse bulunmasaydı, isim işlevsiz kalırdı. Bu nedenle Hakk’ın yürümesi koşma olduğu gibi talebi de (kulunkinden) daha güçlü olmuştur. Çünkü Hakk’a eksiklik, yaraşmaz. Kul ise, bütün olarak, eksik ve zayıftır. Öyleyse zayıf olduğu için, koşarken aşırı hızla gidemez. Kul, ‘ancak senden yardım isteriz’ ayetinin gereği olarak, bir yardım ediciye muhtaçtır.
İman, sınırlılık kabul etmeyen, sınırsız bir nitelikte ortaya çıkan parıltılı bir nurdur.
Bilmelisin ki, Allah ehline göre, bu yoldaki kullanımında müminin iki belirtisi vardır. Bir insanda o iki belirti bulunduğunda, müminler­den olur. Birincisi, kuşku taşımamak hususunda görünmeyenin görü­nen haline gelmesidir. İmanla ilgili bir konuyu müşahede edende orta­ya çıkan izler ona iman eden kimsede de aynıyla ortaya çıkar. Böyle bir insanın gaybe iman ettiği bilinir. İkincisi ise kendisinden bütün âleme bir emniyet ve güvenin yayılmasıdır. Böylece insanlar, malları, canları, aileleri hakkında ondan kesin olarak güven içindedirler. Bu güvene bu şahıstan kaynaklanan kendileri hakkındaki bir itham zarar vermediği gibi nefsler de onun güveninden zarar görmez. Böyle bir insan hakkında ‘mümin’ diye tanıklık yapılabilir. Kul bu iki niteliği kendinde bu­lamadığında, kendisini müminler arasına katmamalıdır. Öyleyse iman, ancak belirttiğimiz anlamda olabilir.
Nice sezgi sahibi vardır ki, kendisine kimin sezgi verdiğini bilemez! Sezgi alma, nefslerin duruluğunun, doğayla kalmaktan kurtulmanın, unsurların ve rükünlerin sonuçlarından uzaklaşmanın sonucudur. Böyle bir nefs bedenin mizacını aşmış demektir.
Sayfa 156 - Litera Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul - 2017, Ekrem Demirli
Reklam
156 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.