Güzel yazıldıktan sonra klişeleri okumayı severim fakat bu kitapta en sevmediğim klişe çok başarısız bir şekilde işleniyordu. Bu durum da biraz keyfimi kaçırdı.
Gelgelelim kitabın en büyük sorunu konusu değil, karakterleriydi. Xander feci rahatsız edici bir tipti. “sen benimsin” temalı konuşmaları hiçbir zaman sevmemişimdir fakat birçok kitapta bu muhabbet geçer. Bu yüzden de çok rahatsız edici olmadığı sürece bu cümlenin geçtigi her kitabı eleştirmem. Fakat bu kitabı eleştireceğim zira Xander'ın söylemleri inanılmaz abartılıydı. Bu kadar ilkel, bu kadar kıro bir karakter olamaz dedirtti. Benim olan şunu yapamaz, benim olana kimse bakamaz, benim olan aşağı, benim olan yukarı... Bir noktada kendisi de abarttığını farkına vardı ama yine de bu berbat tutumunu sürdürmekten vazgeçmedi.
İşin daha rahatsız edici olanı, Sophie'nin bu duruma verdiği tepkiler oldu. İki cümlesinden birinde feminist olduğunu vurgulayan Sophie, Xander'in bu hâllerine bir şey demedi hatta adamın tavırları hoşuna bile gitti. Feminist yanım bu olanlara nasıl sessiz kalıyor ben de anlamıyorum gibi söylemlerle de kendisini rahatlattı. Feminist yanının sessiz kalmasının sebebi, feminist hiçbir yanın olmaması olabilir mi Sophie? Ve sen feminist olmayı havalı bulan ama feminizm anlayışından gram haberi olmayan biri olabilir misin? Sadece soruyorum.
Kitapta az da olsa hoşuma giden tek şey, dilekleri de kapsayan karnaval sahnesiydi. Haricinde finaldeki yapmacık röportaj sahnesi de dahil olmak üzere kitaba dair hiçbir şeyi sevmedim.