Tevhid inancına göre, yalnızca Allah mutlak güç sahibidir ve sadece O’na ibadet edilir. Ancak tarikat pratiğinde, şeyhlere gösterilen aşırı saygı ve bağlılık, bazen Allah’a ait olan yüceltilme ve kutsallık gibi kavramların şeyhlere de atfedilmesi sonucunu doğurabilir. Bu da, Allah’a ortak koşma anlamına gelen şirke kapı aralayabilir.
Tarikatların merkezinde şeyh figürü bulunur. Şeyh, mürşit olarak kabul edilen, manevi olgunluğa ulaşmış, dini ve tasavvufi bilgisiyle rehberlik eden kişidir. Tarikatta şeyhe bağlılık esastır ve şeyhin tavsiyeleri ve kuralları, müridin hayatında belirleyici rol oynar. Bu noktada, bazı tarikatlarda şeyhin sözlerinin ve buyruklarının, Kuran’ın hükmü gibi kabul edilmesi, İslam’ın tevhid (Allah’ın birliği) anlayışı ile çelişen bir yaklaşım olarak eleştirilmektedir. Kuran, Allah’ın mutlak iradesini ve hükmünü temsil ederken, bir beşerin bu iradeye denk tutulması İslami öğretilere aykırıdır. Bu durum, tarikatları şirkle ilişkilendiren en temel argümanlardan biridir.
Necip Fazıl Kısakürek'in "O ve Ben" eserindeki motifleri ve sembolleri bu kitapta da bulmak mümkün.
O ve Ben, Puslu Kıtalar Atlası, Simyacı ve Siddharta kitaplarının karmasyon hâli diyebilirim. Gerilim ve heyecan noktasından beğendim.